Araçta boya dökülmesi varsa araç ayıplıdır ve aracın yenisiyle değiştirilmesi gerekir.
T.C.
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2010/4865 K. 2010/16036 T. 2.11.2010
ÖZÜ
: Davacının, dava konusu aracın belli bölgelerinde boya dökülmesinin bulunduğu şikâyetiyle
12.09.2008 tarihinde servise başvurduğu, 25.03.2009 tarihli bilirkişi raporu ve
29.07.2009 tarihli bilirkişi heyeti raporundan araçtaki kusurun üretim
aşamasındaki imalat hatasından kaynaklandığı, dış etkenlerle veya haricen
yapılan müdahalelerle oluşmasının mümkün olmadığı, gizli ayıp niteliğinde
olduğu, kullanım hatasının bulunmadığı, bu kusurların aracın değerini ve ondan
beklenen faydayı azaltacağı anlaşılmış olup, dava konusu aracın yenisi ile
değiştirilmesi koşulları oluşmuştur.
DAVA
ve KARAR : Taraflar
arasındaki ayıplı mal satışı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi
içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği
konuşulup düşünüldü:
Davacı,
davalı Doğuş Otomotiv..A.Ş'nin ithalatçısı olduğu Wolksvagen marka aracı,
16.06.2008 tarihinde diğer davalı Sardur..Ltd.Şti'den satın aldığını, kısa süre
sonra kaporta üzerindeki boyaların dökülmeye başladığını, defalarca servise ve
satıcıya başvurmasına rağmen bir çözüm bulunamadığını, araçta imalat hatası
bulunduğunu, aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek, aracın ayıpsız yeni
misli ile değiştirilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000-TL
maddi tazminatın ve 2.500-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve
müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı
Doğuş Otomotiv A.Ş, araçta ayıp bulunmadığını, boya dökülmesinin dış
etkenlerden kaynaklandığını savunarak, davanın reddini dilemiş, diğer davalı
davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece,
araçtaki boya dökülmesinin aracın kullanılmasını engelleyici nitelikte
olmadığı, gizli ayıp, mekanik arıza ya da imalat hatasından bahsedilemeyeceği,
kaldı ki dava konusu kapalı kasa kamyonetin ticari araç olduğu, davacının
Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanun çerçevesinde bir talepte bulunamayacağı
gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz
edilmiştir.
1-Dosyadaki
yazılara, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve
özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının
aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-4822
sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç
başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.
maddesinde ""Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve
hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü
tüketici işlemini kapsar"" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3.
maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı
taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım,
ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat
karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder.
Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki
faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar.
Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen
kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde
tanımlanmıştır.
Bir
hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için
yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve
hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut
uyuşmazlıkta, dosya içinde bulunan motorlu araç trafik belgesinde aracın,
kullanım amacının "ticari" değil, "hususi" olduğunun yazılı
olduğu, bu nedenle aracın, ticari amaçla değil, hususi amaçla satın alındığı
anlaşılmaktadır. Aynı belgede, "Kullanım Amacı" başlığı altında
"yük nakli"nin işaretli olması da, sonuca etkili değildir. Kaldı ki,
dava konusu aracın ticari amaçla satın alınıp kullanıldığı yönünde bir iddia da
yargılama aşamasında taraflarca ileri sürülmemiştir. O halde taraflar
arasındaki uyuşmazlığın, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında
kaldığı anlaşılmaktadır.
Tüketicinin
Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince; tüketici, satın aldığı
malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini,
ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın
yapılmasını, son olarak da aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir.
Tüketici, bu dört talep hakkından herhangi birisini tercihte serbesttir. Aynı
Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrasında da "Tüketici onarım hakkını
kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan
yaralanmasının süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin
aşılması veya tamirin mümkün bulunmadığının anlaşılması halinde, 4. maddede yer
alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir" hükmü bulunmaktadır.
Davacının, dava konusu aracın belli bölgelerinde boya dökülmesinin bulunduğu
şikâyetiyle 12.09.2008 tarihinde servise başvurduğu, 25.03.2009 tarihli
bilirkişi raporu ve 29.07.2009 tarihli bilirkişi heyeti raporundan araçtaki
kusurun üretim aşamasındaki imalat hatasından kaynaklandığı, dış etkenlerle
veya haricen yapılan müdahalelerle oluşmasının mümkün olmadığı, gizli ayıp
niteliğinde olduğu, kullanım hatasının bulunmadığı, bu kusurların aracın
değerini ve ondan beklenen faydayı azaltacağı anlaşılmış olup, dava konusu
aracın yenisi ile değiştirilmesi koşulları oluşmuştur. Bu durumda mahkemece,
talep gibi aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesi ve
davacının maddi tazminat talebi açıklattırılarak, bu talep yönünden de hasıl
olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın
reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ
: Yukarıda
( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının
reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı
yararına BOZULMASINA, 02.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.