11 Kasım 2018 Pazar
Asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifası istenemez.
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2009/3600 K. 2009/8367 T. 18.6.2009
Özü : Davacı, ihtiyaç kredisi borçlusu davalı ile kefili olan annesinin 3 aylık kredi taksitini ihtara rağmen ödemediklerini, yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile inkar tazminatını talep etmiştir. Davalının kredi kartı borçlarını ödememesi nedeniyle aleyhine yapılan takip ile bu borcu kapatabilmesi için aldığı kredi taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle yapılan takip ayrı ayrı takipler olup mükerrer takip yapıldığından söz edilmesine imkan yoktur. Hal böyle olunca mahkemece davacının iddiaları ve davalının savunmalarının değerlendirilmesi suretiyle ve 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasanın 10 maddesi uyarınca asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasının istenemeyeceği de gözetilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
DAVA ve KARAR : Davacı, ihtiyaç kredisi borçlusu davalı Bekir Uyanık ile kefili olan annesi Ayşe Uyanık’ın 3 aylık kredi taksitini ihtara rağmen ödemediklerini, yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile inkar tazminatını talep etmiştir.
Davalı Bekir, kredi kartı borcunu ödeyemeyince banka tarafından bir kefil istenip borcun taksitlendirileceğinin bildirildiğini, annesini kefil olarak getirdiğini, kredi kartlarını bankaya teslim edip hesabı kapattığını, kredi çektiğini bilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, mükerrer takip yapıldığına dayanılarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının 2 adet kredi kartı borcunu ödeyemeyince banka tarafından kredi kartı borcunun kapatılması için destek kredisi verildiği, verilen paranın kredi kartı borcu için yapılan icra dosyasına aktarıldığı, cüzi bir kısmının açık kalması nedeniyle bu takibin derdest göründüğü, bu arada kredi kartı borcunun ödenmesi için verilen kredi taksitlerinin ihtara rağmen 2007/8-9 ve 10. aylarının ödenmediğini, yapılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı tüm dosya kapsamı ile sabittir. Davalının kredi kartı borçlarını ödememesi nedeniyle aleyhine yapılan takip ile bu borcu kapatabilmesi için aldığı kredi taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle yapılan takip ayrı ayrı takipler olup mükerrer takip yapıldığından söz edilmesine imkan yoktur. Hal böyle olunca mahkemece davacının iddiaları ve davalının savunmalarının değerlendirilmesi suretiyle ve 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasanın 10. maddesi uyarınca asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasının istenemeyeceği de gözetilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 18.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Etiketler:
asıl borçlu kefil dava,
kefil davası,
kefil icra takibi,
kefil tüketici dava,
kefillikten çıkma davası