T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2009/11120 K. 2011/3829 T. 4.4.2011
ÖZÜ : Davacının, davalı bankadaki mevduat hesabında bulunan paranın zamanaşımı sebebiyle TMSF’ye aktarılması nedenine dayalı olarak açtığı alacak davası TKHK’daki özel hüküm gereğince genel mahkemelerde görülmelidir. TMSF’ye devir bankacılık işlemi olduğundan Tüketici mahkemeleri burada görevli değildir.
DAVA ve KARAR : Taraflar arasında görülen davada Ceyhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 8.5.2009 tarih ve 2009/41 – 2009/149 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Murat Azaklı tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili adına annesi tarafından 1974 yılında davalı bankada mevduat hesabı açıldığını, müvekkilinin hesabın akıbetini öğrenmek ve parasını almak için bankaya başvuruda bulunduğunda banka yetkililerince hesabın zamanaşımına uğradığını ve TMSF’ye aktarıldığının bildirildiğini ileri sürerek 1000 TL alacağın, hesabın açıldığı tarihten başlayarak bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı ve derdestlik itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/348 esasına kayıtlı dava ile işbu davanın aynı mahiyette olduğu, 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşmediği, davalı tarafından süresinde yapılmış derdestlik itirazı olduğu gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava, davalı banka nezdinde mevduat hesabında bulunan paranın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davalı tarafından TMSF’ye devrinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 10. maddesinde tüketici kredisi, tüketicilerin banka ve benzeri kurumlardan bir mal veya hizmet satın almak amacıyla kullandıkları kredi olarak tanımlanmıştır. Ancak yasanın 3. maddesinde “mal” tanımı, ticaret konusu eşya olarak yapılmış ve 23. maddesinde ise, bu yasanın uygulanmasından doğan uyuşmazlıklara tüketici mahkemelerince bakılacağı öngörülmüştür.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese de yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu durumda mahkemece davanın bankacılık işleminden kaynaklanan bir dava olması ve 4077 Sayılı yasadaki özel düzenleme hükümleri karşısında genel mahkemelerde görülmesi gerekirken tüketici mahkemesi sıfatıyla görülüp, sonuçlandırılması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2-) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükümün BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz edene iadesine, 4.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.