11 Kasım 2018 Pazar
Tüketici kredilerinde önce asıl borçlu hakkında takip yapılmalı, bundan bir sonuç alınamazsa kefil hakkında icra takibi açılmalıdır.
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2010/4934 K. 2010/7105 T. 25.5.2010
ÖZÜ: Davacı açtığı davada, kredi sözleşmesindeki asıl borçluya gidilmeden 4077 S. Kanunun 10/3. Maddesi gereğince kendisinden talepte bulunulamayacağını ileri sürmüş ve bu durum mahkemece kabul edilmiştir. Ayrıca davacı davasında icra dosyasındaki miktar kadar borçlu olmadığının tespitini istediği için icra takibinde talep edilen miktar üzerinden vekili yararına Avukatlık ücreti tarifesi uyarınca nispi vekâlet ücreti verilmesi gerekir.
DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabul üne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, dava dışı Kasım Yıldırım adlı kişinin davalı bankadan kullandığı taşıt kredisine kefil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine davalı tarafından aleyhine icra takibi başlatıldığını, kesinleşen takip sebebiyle ödemeler yaptığını, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini, borcun muaccel olması için gerekli şartların bulunmadığını ileri sürerek, icra dosyasında borçlu olmadığının tesbiti ile, fazlası saklı kalmak üzere 100.00 TL.nin istirdadını istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl borçlu hakkındaki takibin semeresiz kalma şartının gerçekleşmediği için 4077 Sayılı yasanın 10/3 maddesi uyarınca davacı kefil hakkında icra takibi yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, fazlası saklı kalmak üzere 100.00 TL.nin davalıdan tahsiline, davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının ile reddi gerekir.
2-)Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı eldeki davada adi kefaleti sebebiyle kendisinden talepte bulunulamayacağını ileri sürmüş, mahkemece de 4077 Sayılı Kanunun 10/3. maddesi uyarınca davacıdan talepte bulunulamayacağı benimsenerek dava kabul edilmiştir. Hal böyle olunca, davacı aynı zamanda icra dosyasındaki miktar kadar borçlu olmadığının tespitini istediği için icra takibinde kendisinden talep edilen 20.042.68 TL üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi vekâlet ücreti verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü göz ardı ederek davacı yararına maktu vekâlet ücretine hükmetmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bent uyarınca mahkemece kararının hüküm bölümünün bütünüyle karardan çıkartılarak yerine aynen ( 2.400.00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisine vekille temsil ettiren davacıya verilmesine ) söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün bu değiştirilmiş ve düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 14.15 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 25.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.