11 Kasım 2018 Pazar

Tüketici Kredisinde Borcun Muaccel Olması


T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2010/9089 K. 2011/393 T. 19.1.2011

ÖZÜ : Davacı banka, davalı hakkında icra takibi başlatmış; davalı takibi itiraz ederek durdurmuştur. Davacı itirazı kaldırmak için açtığı itirazın iptali davasında mahkemenin davayı reddetmesi üzerine kararı temyiz etmiştir. Yargıtay olayı incelemiş ve takibin kredi borcunun bütünü için başlatıldığını, oysaki sadece muaccel olan borç hakkında başlatılabileceğini, eğer sözleşmede ödenmeyen taksitler üzerine diğer taksitlerinde muaccel olacağına dair şart varsa da 4822 sayılı kanunla değişik, 4077 sayılı Kanunun 10. Maddesi gereği bu şartın sözleşmede açıkça yer alması, arka arkaya en az iki taksidin ödenmemiş olması ve asgari bir hafta süre verilerek muacceliyet uyarısında bulunulmuş olması gerektiğini belirtimiştir. Söz konusu olayda çekilen ihtarda hesabın kat edilerek borcun tamamının istenmesi usulüne uygun ihtar olmamakla birlikte vadesi gelmiş olmasına rağmen ödenmemiş taksitler için geçerli olduğunu bu yüzden mahkemenin söz konusu miktarlar hakkında hüküm kurmamasının usul ve yasaya aykırı olduğuna karar verilmiştir.

DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda;

İlamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, tüketici kredi sözleşmesi borçlusu olan davalının ihtara rağmen borçlarını ödemediğini, yapılan icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, yargılamaya katılmadığı gibi herhangi bir cevapta vermemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı banka, tüketici kredisi borçlusu olan davalının borcunu ödemediğini ileri sürerek muaccel olan alacağın tamamı için icra takibinde bulunmuştur. 4822 Sayılı Kanunla değişik, 4077 Sayılı Kanunun 10. maddesi gereği, muacceliyet şartının gerçekleşmesi için bunun sözleşmede kararlaştırılmış olması, tüketicinin birbirini izleyen en az 2 taksidi ödememesi ve en az 1 hafta süre verilerek muacceliyet uyarısında bulunulması gerekmektedir. Davalının taksit bedellerini ödemediği belirlenmiş ise de 24.09.2008 tarihli ihtarla hesabın kat edilerek borcun tamamının istendiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar bankanın çektiği bu ihtarname 4077 Sayılı Kanunun 10/3. maddesine uymadığı için vadesi gelmeyen taksitler için davacı banka talepte bulunamaz ise de davacının vadesi gelmiş alacaklar için talepte bulunmasına engel yasal bir düzenleme yoktur. Bu durumda takip tarihi itibariyle davacının vadesi gelmiş alacak miktarı saptanıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı kararın davacı yararına BOZULMASINA, 19.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.