11 Kasım 2018 Pazar
14.6.2003 tarihinden önceki tüketici kredilerine 4077 sayılı yasa uygulanamaz.
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2009/9964 K. 2010/2471 T. 2.3.2010
ÖZÜ: Davacı, tüketici kredisi sözleşmesine dayalı olarak itirazın iptali davasını açmıştır. Dava konusu sözleşme 2001 yılında imzalanmış olup davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil ve garanti veren olarak sözleşmeyi imzaladığı sabittir.4077 sayılı yasa 14.06.2003 yılında yürürlüğe girdiği için söz konusu sözleşmeye uygulanamaz ve ilgili yasanın 10. Maddesinin şartlarının oluşmadığı gerekçe olarak kabul edilemez. Mahkeme değinilen bu yön gözetilerek işin esasına girip hasıl olacak sonuca göre karar vermelidir.
DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, 2001 tarihinde imzalanan tüketici kredisi sözleşmesi ve bireysel bankacılık hizmetleri sözleşmesi ile dava dışı M. B.’a kredi kullandırıldığını, davalının sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, davalının yapılan harcamaların ödenmemesi sebebiyle sorumlu olduğunu, borcun ödenmediği gibi icra takibine de davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkâr tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalının kefaletinin adi kefalet olup, asıl borçluya başvurulup borcun tahsili için tüm yollar denenmeden kefil olan davalıdan borcun ifasının istenemeyeceği olayda 5464 Sayılı yasanın geçici 3. maddesinin de uygulanması gerektiği, davalı hakkındaki davanın henüz dava şartı oluşmadan açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, banka tarafından dava dışı M. B.’la akdedilen sözleşmelerin 2001 yılında imzalandığı, davalının da müşterek borçlu ve müteselsil kefil ve garanti veren olarak sözleşmeyi imzaladığı uyuşmazlık konusu değildir. 4077 Sayılı yasa 14.6.2003 tarihinde yürürlüğe girdiği için davaya konu olayda uygulanması olanaksızdır. Dolayısıyla 4077 Sayılı yasanın 10. maddesindeki şartların oluşmadığı gerekçe olarak da kabul edilemez. Mahkemece, değinilen bu yön gözetilerek işin esasına girilip hâsıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.