T.C.
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2004/15679 K. 2005/4033 T. 10.3.2005
ÖZÜ : Davacı
cayma belgesinin verilmediğinden bahisle 17.11.2000 tarihli ihtarname ile
sözleşmeyi fesih ettiğini bildirip, 30.01.2001 tarihinde de bu davayı açmıştır.
Sözleşmenin yapıldığı 07.07.1997 tarihinden, fesih ihtarının gönderildiği
tarihe kadar 3 yıl 4 aydan fazla bir süre geçmiş olup, davacının ödemesi
gereken borcunun çok büyük bir kısmı ile yaptığı yan ödemelerde nazara
alındığında, satış sözleşmesinin davacı tarafça benimsendiğinin kabulü gerekir.
Bu kadar uzun bir süre geçtikten, borcun çok büyük bir kısmı ödenip, çok az bir
kısmı kaldıktan sonra, cayma belgesi verilmediğine dayanılarak sözleşmenin
feshini istemek iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz.
DAVA ve KARAR : Taraflar
arasındaki sözleşmenin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik
olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi
üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:
Davacı, davalı
şirketin elemanlarının daveti üzerine Bodrum’daki tesislerinde düzenlenen
yemekte 100 yıllık devre tatil sözleşmesinin 07.07.1997 tarihinde
düzenlendiğini, kendisine cayma belgesi verilmediğini, tesislerden
faydalanmadığı halde bakım onarıma ilişkin ödemelerini de yaptığını, sözleşmede
belirtilen tarihlerde tatil yapma isteğinin yerine getirilmediğini, davalının
yükümlülüklerini de yerine getirmediğini bildirip, bu nedenlerle sözleşmenin
feshine, ödediği 4100 Doların iadesine, 22.12.1999 vadeli olup yarısını ödediği
1000 Dolar bedelli bononun da kendisine iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının 2800
Dolar ödediğini, senetli 1000 Dolar borcunu ödemediğini, ayrıca üç yıl için
yıllık 150 Dolardan 450 Dolar bakım ücreti ödediğini, satışın kapıdan satış
olmadığını, yerinin kendisine ayrıldığını, isteseydi gelip tatil yapabileceğini
bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar
arasındaki devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde düzenlendiği ve
davalı satıcının, alıcıya cayma belgesi vermediğinden davacının her zaman için
sözleşmeden cayabileceği gerekçesi ile sözleşmenin feshine, davacının ödediği
3250 Doların tahsiline karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça temyiz
edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara,
kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle
delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki
bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı ile davalı
arasında davalı elemanlarının daveti üzerine 07.07.1997 tarihinde davalının
işyerinde devre tatil sözleşmesinin imzalandığı mahkemenin de kabulünde olduğu
gibi, satışın 4077 Sayılı Yasanın 8. maddesinde düzenlenen kapıdan satış olduğu
ve davacıya aynı yasanın 9. maddesinde öngörülen cayma belgesinin verilmediği,
tüm dosya kapsamı ile sabit ve tartışmasızdır.
Taraflar arasında,
07.07.1997 tarihinde düzenlenen 100 yıl süreli devre tatil sözleşmesinde,
davacının 4000 Dolar ödeyeceği, bunun 200 Dolarının peşin ödendiği, kalan 3800
Doların 20.08.1997 tarihinden itibaren her ay 100 Dolar olmak üzere 18 ay
ödeneceği, kalan i 000 Doların da 20.09.1998 tarihinde ödeneceği ve her ödeme
için senet düzenlendiğinin belirtildiği, davacının 4000 Dolar satış bedelinden
20.09.1998 tarihinde ödenmesi kararlaştırılan 1000 dolarlık senet dışındaki tüm
100’er dolarlık senetleri ödediği gibi, üç yıllık sözleşmenin 8. maddesinde
öngörülen yıllık 150 Dolan da ödediği anlaşılmaktadır. Davacı sözleşmenin
yapıldığı 07.07.1997 tarihinden itibaren aylık ödemelerini, son taksit
20.11.1998 tarihinde ödenmek üzere 18 ay yapmış, sadece 20.12.1998 tarihli son
senet davacı iddiasına göre kısmen ödenip, kısmen ödenmemiştir. Bunlardan
ayrıda alıcının yan edimi olan yıllık bakım ve onarım ücretleri de üç yıl
boyunca ödenmiştir.
Davacı cayma
belgesinin verilmediğinden bahisle 17.11.2000 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi
fesih ettiğini bildirip, 30.01.2001 tarihinde de bu davayı açmıştır.
Sözleşmenin yapıldığı 07.07.1997 tarihinden, fesih ihtarının gönderildiği
tarihe kadar 3 yıl 4 aydan fazla bir süre geçmiş olup, davacının ödemesi
gereken borcunun çok büyük bir kısmı ile yaptığı yan ödemelerde nazara
alındığında, satış sözleşmesinin davacı tarafça benimsendiğinin kabulü gerekir.
Bu kadar uzun bir süre geçtikten, borcun çok büyük bir kısmı ödenip, çok az bir
kısmı kaldıktan sonra, cayma belgesi verilmediğine dayanılarak sözleşmenin
feshini istemek iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz.
Öte yandan gerek
sözleşmeden ve gerekse davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanları ile dosyada
bulunan Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1998/4343 D. İş sayılı tesbit
raporundan tesislerin işletmeye ve hizmete açık olduğu anlaşılmaktadır. Davacı,
tatil hakkını kullanmak için müracaat ettiğini ve tatil hakkından
faydalandırılmadığını ve bu konuda davalıyı temerrüde düşürdüğünü de, herhangi
bir belge ve delil ibraz ederek isbat edememiştir. Mahkemece açıklanan bu
hususlar nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi
düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı
gerektirir.
3- Bozma nedenine göre
davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına;
SONUÇ : 1. Bent gereği
davalının diğer temyiz İtirazlarının reddine, 2. bent gereği kararın temyiz
eden davalı yararına BOZULMASINA, 3. bent gereği davacının temyiz itirazlarının
incelenmesine yer olmadığına, peşin harem istek halinde temyiz edenlerden
davalıya iadesine, 10.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.