10 Kasım 2018 Cumartesi

Satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir.


T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2002/7772 K. 2002/13018 T. 29.11.2002
ÖZÜ : Satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir.
DAVA ve KARAR : Davacı, davalı firma elamanlarının bir kısım vaatler il kendisini yanılttıklarını ve aralarında devre tatil sözleşmesi imzaladıklarını,kendisine cayma belgesi verilmediğini, sözleşmede sonra cayma hakkını kullandığını bildirdiğini, ancak davalını, sürenin geçtiğinden bahisle kararlaştırılan ücretin %30’un’ yatırması halinde isteğinin kabul edileceğinin kendisini bildirildiğini ileri sürerek, düzenlenen devre tatil sözleşmesinin iptali ile ödediği 250 ABD nın ticari faiziyle birlikte tahsilini, bakiye borçları için düzenlediği senetlerin iptalini dava etmiştir.
Davalı, sözleşmenin yasaya uygun olarak yapıldığını cayma belgesinin verildiğini yasal sürede fesih hakkının kullanılmadığını bildirerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacının temyizi üzerine Dairemizin 29.4.2002 gün 2002/1879-4860 sayılı kararı ile onanmış, davacı bu defa karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Devre tatil sözleşmeleri B. K. nun 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşme B.K.nun da düzenlenen sözleşme tiplerinden biri olmadığından atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit tiplerini kapsadığından ( hizmet, kira, vekalet, satış gibi )karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Taraflar arasında yukarıda açıklanan tanıma uygun olarak 10.8.2000 tarihinde sözleşme yapıldığı, tarafların iddia ve savunmaları ile ibraz edilen belgeler gözetildiğinde bu sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olduğu ve kullanım başlangıcının ise 7.9.2000 tarihli olup tahsis edilen dönemin ise 2 Mart ve 17 Nisan ve 1 Kasım ve 31 Aralık olarak kararlaştırıldığı dosyada yer alan sözleşmeden anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki kanunun 1. maddesinde kanunun amacının ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek olduğu anlaşılmaktadır. Şu haliyle tüketici kanununda yer alan hükümler buyurucu nitelikte hükümler olup, tarafların sözleşme serbestisi ilkeleri çerçevesinde imzalayacakları sözleşmelerin yasanın bu buyurucu hükümlerine aykırı olmaması gerekir.
Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi yasanın tanımını yaptığı 8. ve 9. maddelerinde belirlenen kapıdan satış niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kapıdan satışlar işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mütabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olarak tanımlandıktan sonra, aynı yasa maddesinde bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbest olduğu vurgulanmıştır.
Yasanın 9. maddesinde ise satıcının hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte, en az 12 punda siyah koyu harflerle yazılmış ve içeriği yasada açıklanan cayma belgesini vermeyi satıcıya yükümlülük olarak getirmiştir. Somut olayda satıcının davacıya cayma bildirim belgesini verdiği dosyada belgelerden anlaşılmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken konu bu tür satışlarda yasanın 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağı yönü üzerinde durmak gerekir. Az yukarıda açıklandığı gibi satışın tecrübe ve muayene koşullu olduğu açık ve belirgin bulunduğuna göre, cayma süresinin malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlar da malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir. B. K. nun 219-221. maddelerinde tecrübe ve muayene şartlı satım alıcının malı tecrübe ve malı muayene edip tasvip etmesi irade şartına bağlı olarak yapılan satım olarak tanımlanmıştır. 4077 sayılı kanunun 8. maddesinde düzenlenen satışlar ise B.K.nun anlamında tecrübe ve muayene şartıyla satışlardan olup burada sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış, tamamen tüketicinin iradesine bırakılmıştır. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasında süresinde sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümleri doğurur, cayması halinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz. Taraflar arasında devre satış sözleşmesi imzalamakla birlikte, kullanım başlangıcının 7.9.2002 tarihi olup dönem tarihinin ise 2. Mart – 17 Nisan, 1 Kasım- 31 Aralık olarak kararlaştırılması karşısında cayma süresinin ancak bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir. Eldeki dava ise sözleşmenin düzenleme tarihinden sonra, ancak mal ve hizmetin kendisine teslim edileceği tarihten önce 24.10.2000 tarihinde açılmıştır. Değinilen bu yönler gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerekirken zuhulen onandığı anlaşıldığından davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 29.4.2002 gün 2002/1879-4860 sayılı onama kararının kaldırıp hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 29.4.2002 gün 2002/1879-4860 sayılı onama kararı kaldırılarak temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 29.11.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.