TÜKETİCİ HUKUKUNA GİRİŞ
TÜKETİCİ TANIMI
Tüketici kanunda Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Burada bir kişinin tüketici sıfatına haiz olması için; ticari ve mesleki amaçlarını ilgilendirmeyen bireysel amaçlarla hareket etmesi gerekmektedir. Örneğin; bir avukat ofisine aldığı bilgisayarlardan dolayı satıcı firmaya karşı tüketici sıfatına haiz değildir bundan doğan uyuşmazlık tüketici mahkemesinde değil genel mahkemelerde görülür. Çünkü burada avukat mesleki ve ticari gayelerle hareket etmiştir. Ancak avukatın aynı bilgisayarı kişisel kullanım için alması durumunda bu işlem artık tüketici hukukuna tabi olacaktır. Aynı şekilde satın alınan bir aracın şirket adına alınması durumunda artık bu araç tüketici hukukuna tabi olmayacak ve doğan uyuşmazlık genel mahkemelerde görülecektir. Tüketici gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişide olabilir. Dolayısıyla bir şirkette satın aldığı hizmetlerde tüketici sıfatına haiz olabilir yeter ki ticari gayelerle hareket etmemiş olsun.
KİMLER TÜKETİCİ HUKUKUNA TABİDİR?
Tüketici tanımındaki unsurlar dikkate alınarak tüketicinin taraf olduğu mal veya hizmet satın aldığı gerçek veya tüze kişilerle arasındaki her işlem hukuken tüketici işlemi olarak nitelenecek ve bundan doğan uyuşmazlıklara tüketici hukuku uygulanacaktır. 6502 sayılı kanun tüketici işleminin tanımını daha da genişletmiş ve eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeleri de tüketici işlemi olarak kabul etmiş ve tüketici hukukuna dahil etmiştir. Tüketici hukukuna dahil olmasının anlamı; tüketici yasalarının uygulanması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesidir. Tüketici işlem tanımının bu kadar genişletilmesi sonucu belirtilen konularla ilgili uyuşmazlıklarda tüketici mahkemelerinde görülecektir. Örneğin; avukatının görevini yeteri kadar ifa etmediğini ve verdiği ücreti geri isteyen tüketici bu davayı vekalet ilişkisinden kaynaklı olması sebebiyle tüketici mahkemesinde açacaktır. Aynı şekilde eser sözleşmeleri de 6502 sayılı kapsamı altına alınmıştır. Örneğin; tüketicinin diş hekimine gidip diş yaptırmasından kaynaklı uyuşmazlıkta diş hekimine karşı tüketici mahkemesinde dava açacaktır.
Tüketici kanununun amacı tüketiciyi korumak , tüketiciyi hakları konusunda bilgi ve bilinçlendirmek, zararlarını tazmin etmektir. Burada tüketiciyi korumaktan kasıt tüketicinin maddi menfaatleri yani ekonomik kayıpları olduğu gibi aynı zamanda tüketicinin sağlığı ve huzurudur. Bu sebeplerle tüketici , ayıplı mal; hizmetten dolayı fiziken zarar görmüşse satıcı bu zararı hem maddi hem manevi açıdan gidermek zorundadır. Örneğin; alışveriş merkezinde gezerken ayağı kayıp yaralanan tüketiciye alışveriş merkezinin tazminat ödemesinde ki amaç tüketicinin sağlını korumaktır. Aynı şekilde malpraktis davalarında korunan esas değer tüketicinin sağlığıdır. Tüketicinin sağlığı bozulduğu için doktor veya hastane tüketiciye tazminat ödemek zorunda kalır. Kanunun bir amacı da satıcı karşısında güçsüz olan tüketiciyi korumak; tüketici lehine yorum ilkesi gibi ilkelerle tüketicinin üstün yararına korumaktır. Bu amaçla kamu yararının korunmasına da hizmet etmektedir.
Tüketici hukukunda yazılı olması gereken sözleşmeler en az on iki punto büyüklüğünde düzenlenmelidir. Bunun amacı tüketicinin aleyhine olan hususların küçük yazılması sebebiyle tüketicinin gözden kaçırmasının engellenmesidir. Ayrıca sözleşme hükümleri açık sade anlaşılabilir bir dille yazılmalıdır.
Sözleşmelere istinaden tüketiciden talep edilecek her türlü ücret ve masrafa ilişkin bilgilerin, sözleşmenin eki olarak kağıt üzerinde yazılı şekilde tüketiciye verilmesi zorunludur. Aksi halde bu hükümler haksız şart olup , geçersiz sayılacaktır.
Tüketici yaptığı sözleşmelerde sadece nama yazılı senet verebilir. Bunun haricinde verilen bütün senetler geçersiz olup, herhangi bir bağlayıcılığı yoktur.
Tüketici taksitle satış sözleşmesi yapmışsa senetler her bir taksit için ayrı olmak zorundadır. Taksitle satışta tüketiciden bütün borç için tek bir senet alınamaz.
Tüketici işlemlerinde üçüncü kişilerden alınan şahsi teminatlar adi kefalettir. Yani bu durumda alacaklı önce asıl borçluya yönelmeli , icra takibini asıl borçluya yöneltmeli ancak bu takip semeresiz kalırsa o zaman kefilin sorumluluğuna gitmelidir.
Tüketici işlemlerinde bileşik faiz uygulanması yasaktır. Tüketicinin satıcıya açtığı davalarda tüketicinin talebine göre yasal faiz veya avans faiz uygulanırken; satıcının tüketiciye açtığı davalarda sadece yasal faiz uygulanır. Ayrıca tüketicinin vekalet ilişkisinden avukata karşı açtığı davalarda avukatın ticari bir kuruluş olmaması sebebiyle sadece yasal faiz uygulanır.
Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir. Şu an için bakanlık "Finansal Tüketiciden Alınacak Ücretler Yönetmeliği" çıkararak bankacılık işlemlerinde çekilen kredinin binde beşi kadar masraf alınabileceğini kararlaştırdı. Bu açıdan bankaların tüketiciden binde beş oranından fazla komisyon alması durumunda bu oranı geçen tutar tüketiciye iade edilmelidir.
Sözleşmede öngörülen koşullar, sözleşme süresi içinde tüketici aleyhine değiştirilemez. Bunun istisnası ise ; bankaların ülkenin ekonomik ve sosyal durumuna göre faiz oranlarını değiştirebilmesidir.
Tüketici lehine yorum ilkesi :Tüketicinin iddia ettiği olguların aksi ispat edilemiyorsa tüketicinin lehine yorum yapılmalı ve tüketicinin iddiasının doğruluğu kabul edilmelidir. Bu ilkenin temeli tüketicinin satım sözleşmesinde güçsüz taraf olmasıdır.
Tüketicinin üstün yararının korunması ilkesi: Kanun tüketicinin menfaatlerini gözetmeli ve üstün yararını korumalıdır.