T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2005/4-309 K. 2005/391 T. 22.6.2005
ÖZÜ: Aracın imalat hatalı olduğu, çok sayıda tamir işlemine karşın arızanın
giderilemediği bilirkişi raporları ile tespit edilmiş; mahkeme bu olguyu kabul
etmiş; özel dairece de bu olgu bozmaya konu edilmemiştir. Dolayısıyla açıklanan
yasal şartların varlığında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun imalat hatalı 1997
model araçla ilgili olarak davacı yanın isteminin ne şekilde hükme bağlanması
gerektiği üzerinde düğümlenmiştir.Şu halde aracın kullanılması bedel iadesinde
dikkate alınmalıdır.
DAVA ve KARAR : Dava, ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi istemine
ilişkindir.
A- Davacı
isteminin özeti:
Davacı vekili
dava dilekçesinde; dava dışı Süleyman K.'ın davalılardan Doğuş Otomotiv Holding
A.Ş.'den satın aldığı 1997 model 911 Porshe markalı aracı, trafiğe çıkışından
15 gün sonra henüz 47 km.'de iken müvekkilinin satın aldığını, dava konusu
araçta ilk olarak 1998 yılının ikinci ayında meydana gelen bir arıza nedeniyle
"V" kayışının koptuğunu ve aracın bu nedenle Doğuş Motor'da servise
girdiğini, aracın tamir edilerek müvekkiline teslim edildiğini, ancak daha
sonra dava konusu olan aracın aynı arızayı sürekli olarak tekrarlamasından
dolayı 1998 yılı 9.ayında, 01.07.1999, 29.10.1999, 29.11.1999, 15.05.2000
tarihlerinde servise girip çıktığını, en son 28.1.2001 tarihinden itibaren
aracın aynı şikayet nedeniyle servise bırakıldığını ve halen aracın serviste
kaldığını, bu nedenle araçtan yararlanamamanın süreklilik kazandığını ve
araçtaki arızanın da tamir yolu ile giderilmesinin artık mümkün olmadığının
ortaya çıktığını, aracın 10.000 km.de bulunduğunu, bunun da araçtaki arızanın
imalat hatasından kaynaklandığını gösterdiğini, araçtaki arızanın davalılarca
uzmanı oldukları konuda tamirle düzeleceğini belirterek verilen güvenle
müvekkilinden hile ile gizlendiğini, aldatılıp oyalandığını, ayrıca aracın
Almanya'daki üretici firmasının bu model araçlarda karşılaşılan bu arıza
nedeniyle aynı model araçları piyasadan topladığını, davalı tarafın bunu
bilerek müvekkilinden gizlediğini, ayıplı mal ve hizmetlerin ifasının tüketicilerin
sağlık ve can güvenliğini ciddi olarak tehdit ettiğini ve Anayasanın 17.
maddesine de aykırı olduğunu ifadeyle; 4077 Sayılı Yasanın 4. maddesinin
2.fıkrası gereğince ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesini, değiştirmenin
mümkün olmadığı takdirde araç bedelinin 4.7.1997 tarihinden itibaren işleyecek
reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini;
aşamalarda ve özellikle de 25.6.2002 ve 28.12.2004 tarihli oturumlarda ise
sadece aracın yenisi ile değiştirilmesini istemiştir.
B- Davalı
Tarafın Cevabının Özeti:
Davalılar
vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Doğuş Otomotiv
San. ve Tic. A.Ş. unvanlı şirketin unvan değiştirerek Doğuş Otomotiv Holding
A.Ş. olduğunu ve şirketin faaliyet konusunun da değiştirildiğini, Doğuş
Otomotiv Holding AŞ.'nın de Porshe marka araçların veya her hangi bir marka
aracın satıcısı, bayii, acentesi yada distribütörü olmadığı gibi, Doğuş Motor
Servis ve Ticaret A.Ş.'nin de Doğuş Holding A.Ş.'nin yetkili servisi
olmadığını, iş emirlerinde müvekkilinin isminin bulunmadığını belirterek
müvekkili Doğuş Otomotiv Holding A.Ş. yönünden davanın husumet nedeniyle
reddine karar verilmesini; Doğuş Motor Servis ve Tic. A.Ş. yönünden ise; dava
konusu aracın garanti süresi içerisinde yalnızca bir defa arıza şikayeti
nedeniyle servise getirildiğini ve garanti kapsamı içerisinde aracın tamir
edilerek davacıya teslim edildiğini, bu nedenle davacının 4077 Sayılı Yasanın
4. Maddesine göre seçimlik hakkını tamir yönünde kullandığını, artık davacının
aracın yenisi ile değiştirilmesi veya bedelinin iadesini talep edemeyeceğini,
aracın garanti kapsamı dışında da aynı şikayetlerle gelindiğinde tamir edilerek
davacıya aracın teslim edildiğini, araçtaki problemin "V" kayışının
ve "A-C" kayışının kopmasından kaynaklandığını, bu problemlerin de
hayati önem taşımadığını, aracın en son 30.1.2001 tarihinde "V"
kayışı kopması şikayeti ile müvekkili şirkete getirilerek tamirinin talep
edildiğini, aracın tamir edilerek tamamen kusursuz şekilde teslime hazır olduğunu
ve davacının aracını teslim alması konusunda defalarca uyarıldığı halde
davacının aracını teslim almadığını, araçta üretim hatasının bulunmadığını,
aracın değişen aralıklarla kayışlarının kopmasının davacı tarafından gerektiği
gibi kullanılmamasından kaynaklandığını, dava konusu aracın 20.7.1997 tarihinde
satıldığını ve bu nedenle 4077 Sayılı Yasanın 4/4. maddesine göre davanın zaman
aşımına uğradığını, garanti süresinin de 3 yıl önce dolduğunu, aracın garanti
süresi içerisinde yalnızca bir defa arızalandığını, belirterek davanın reddini
savunmuştur.
C- Yerel
Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkeme;
"...Somut olayda araçta meydana gelen V kayışı kopuşları onarılmıştır. Ama
V kayışı kopuşları sürekli olarak tekrarlamıştır. O halde bilirkişi raporunda
da belirtildiği şekilde araç motoru elemanlarında ya üretim hatası mevcuttur ya
da verilen servis hizmetinde ayıplı hizmet söz konusudur. Yani yapılan
onarımlar temelden yapılmış onarım olarak kabul edilemez. Davalıların
yükümlülüğü yeterli donanıma ve bilgiye sahip servis istasyonları açmak ve bu
servis istasyonlarında ayıp var ise iyi teşhis ile bu ayıbı tanımak ve onarımı
da doğru bir şekilde gerçekleştirmek ve aracı ayıptan an olarak tüketiciye
teslim etmektir. Davalı taraf servis istasyonlarının, arızayı iyi teşhis ederek
onarımı buna göre gerçekleştirdiklerinin kabulü mümkün değildir. V kayışı
kopmalarında kullanım hatasının olmadığı bilirkişi raporu ile tespit edildiğine
göre davalıların servis istasyonları ile yapılan onarım teşhis ve tedavi olarak
yeterli nitelikte değildir. Görünüşte onarım söz konusudur. Bu durum,
tüketicinin yanıltılması ve ayıbın hile ile gizlenmesidir. Zira, gerçekte ayıp
teşhisi ve onun gereği olan tamiratı yapılmış değildir. Aksi halde V kayış
kopmalarının tekrarlanmaması gerekirdi. Bu nedenle davalı tarafın zaman
aşımından yararlanması söz konusu değildir. Açıklandığı şekilde ayıbın hile ile
gizlenmesi söz konusu olduğundan davalı tarafın iki yıllık zaman aşımından
yararlanması söz konusu değildir. 4077 Sayılı Yasanın 4 ve 13. maddeleri ile
2001/6 sayılı tebliğin 14 ve 6. maddelerindeki koşullar oluşmuştur."
Gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu olan 1997 model Porche marka 911
turbo tipindeki aracın aynı model ve nitelikte "0" km. yeni bir araç
ile değiştirilmesine, davacıda bulunan aracın davalı tarafından geri
alınmasına, karar vermiştir.
D- Temyiz
Evresi, Bozma Ve Direnme:
Hüküm davalılar
vekilince temyiz edilmiştir. Özel Daire; sair temyiz itirazlarını reddedip;
"...Davacı, dava dilekçesinde; imalat hatası bulunan 1997 model Porche
marka aracının yerine yenisinin verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde
değerini istemiştir. Mahkeme ise aracın "0" km. aynı nitelikte yenisi
ile değiştirilmesine hükmetmiştir. Bu hükmün infazı HUMK.nun 388. maddesi
karşısında güçlükler yaratır. 1997 model bir aracın aradan 4-5 yıl geçtikten
sonra "0" km. yenisinin bulunması olanaklı değildir. Şu durumda,
davacının seçenekli istemleri arasında aracın değeri de bulunduğuna göre
davacının aracı kullanmakla edindiği yarar da gözetilerek aracın bedeline
hükmedilmelidir. Anılan yön gözetilmeden yazılı şekilde verilen karar usul ve
yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle hükmü bozmuştur.
Davacı
vekilinin karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
Davacı taraf,
Yargıtay bozma ilamından sonra ise bozma ilamına karşı direnilmesini isteyerek
aracın değiştirilmesine karar verilmesini; davalı taraf ise, davalı Doğuş
Otomotiv Holding A.Ş. ve Doğuş Motor Servis ve Tic. A.Ş.nin birleştiğini
belirterek, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi örneğini dosyaya sunmuş ve Doğuş
Otomotiv Servis Ticaret A.Ş. Adına bozma kararına uyulmasını, aracın kullanım
bedeli düşülerek bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkeme;
"Aracın ayıplı olduğu yönündeki karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin incelemesi
sırasında yerinde görülmüştür. Davacı vekili 25.6.2002 tarihli oturumda ve
bozma ilamının görüşüldüğü 28.12.2004 tarihli oturumda tercih talebini değişim
yönünde olduğunu ifade etmiştir. Yasa ve yönetmelik gereği tüketicinin bu
tercihine göre hüküm verilmesi zorunludur. Aksi halde davanın açılması ve karar
aşamasına kadar malın modelinin geçmiş olması muhtemeldir ve bu durumda malın
değiştirilmesinin zorluk yaratacağından bahisle değiştirme talebi reddedildiği
takdirde yasadaki "değiştirme" yönündeki kural uygulanamaz hale
gelir.
Unutulmamalıdır
ki; çağın gelişen teknolojisi değişim sürecini çok hızlı yaşamakta ve 1. gün
piyasaya çıkan bir mal rekabet ortamındaki üretici tarafından 2. gün revize
edilmiş ( geliştirilip, değiştirilmiş ) olarak piyasaya sürülebilmektedir.
Hızla değişen rekabet ortamındaki bu koşullar göz önünde tutulmalı ve bu
durumun tüketiciyi koruyan yasaların uygulanmasına engel teşkil etmesine izin
verilmemelidir. Kaldı ki, öngörülen malın bulunamaması halinde İİK.nun 24.
maddesinin uygulanma imkanı vardır. İİK.nun 24/4. maddesinde yedinde bulunmazsa
ilamda yazılı değeri alınır. Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya
ihtilaflı bulunduğu takdirde İcra Müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki
( 17.7.2003 tarihli İİK.daki değişiklikle ) rayice göre takdir olunur"
denilmektedir. Dava konusu olan 1997 model Porche araç infaz sırasında temin
edilemez ise İİK.nun 24. maddesine göre işlem yapılması mümkündür. Bu nedenle
kararın infazının güçlük yaratmasından söz edilemez.
Bu bilgiler
ışığında; dava konusu olan araç infaz sırasında bulunmasa da; İİK.nun 24/4.
maddesinin uygulama imkanı vardır. O halde kararın infazının güçlüğünden
bahsedilemez. Tüketicinin talebine saygı gösterilmeli ve yasanın tüketiciye
tanıdığı seçimlik hakların kullanılmasına engel olunmamalıdır. Bu nedenle dava
konusu olan aracın yenisi ile değiştirilmesine karar vermek gerekmiştir. Dava
konusu olan araç; 20.6.1997 tarihinde satın alınmıştır. Bozma ilamında,
davacının aracı kullanmakta edindiği yararın da gözetilmesi gerektiği
belirtilmektedir. 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı Yasada kullanım
bedelinin düşüleceğine dair her hangi bir hüküm yoktur. Kaldı ki aracı satın
alan kişi de bu araç nedeniyle bedel ödemiştir, davacı aracı kullanmış, karşı
taraf da ödenen bedeli kullanmıştır. Bu nedenlerle aracın kullanım bedelinin
mahsubu yasanın özü ve ruhuna aykırı olur." Gerekçesiyle önceki kararında
direnerek davanın kabulü ile dava konusu olan 1997 model Porche marka 911 turbo
tipindeki aracın aynı model ve nitelikte "0" km. yeni bir araç ile
değiştirilmesine, davacıda bulunan aracın davalı tarafından geri alınmasına, ..
karar vermiştir.
Hükmü, davalı
vekili temyize getirmektedir.
E- Gerekçe:
Dava, 4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik 4. ve
13. maddelerine dayalı, ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi, istemine
ilişkindir.
Dava konusu
olan araç; 1997 model Porche marka 911 Turbo tipinde olup, 20.6.1997 tarihinde
dava dışı Süleyman K. tarafından satın alınmış, 4.7.1997 tarihinde ise aracı
davacı Yalçın S. satın almıştır. Dava 5.4.2001 tarihinde açılmıştır. Aracın
satın alındığından itibaren tamirine karşın tekrarlanan üretim hatasının
bulunduğu yapılan bilirkişi incelemesi ve dosyadaki belgelerle tespit edilmiş;
mahkemenin davaya konu aracın hatalı üretim nedeniyle ayıplı olduğu ve
davalıların bu ayıptan sorumlu oldukları yönündeki kabulü Özel Dairece de uygun
bulunup, bozma kapsamı dışında tutularak uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır.
Direnme yoluyla
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 1997 model ayıplı aracın "0'
km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine ilişkin hükmün infazının
HUMK.nun 388. maddesi karşısında olanaklı ve yasaya uygun olup olmadığı; açıkça
ayıplı malın yenisiyle değiştirilmesi talebi olmasına karşın bedeline
hükmedilip, hükmedilemeyeceği ve davacının kullanımdan kaynaklanan yararının,
araç bedelinden düşülmesine yasal olanak bulunup bulunmadığı, noktalarında
toplanmaktadır.
Öncelikle
konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik "Ayıplı
mal" başlıklı 4. maddesinde;
"Ambalajında,
etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer
alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik
düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı
olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin
ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya
ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.
Tüketici, malın
teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle
yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme,
malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da
ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu
talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile
birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya
kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden
tazminat isteme hakkına da sahiptir.
İmalatçı-üretici,
satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre
kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik
haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan
dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen
sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu
ortadan kaldırmaz.
Bu madde ile
ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk
üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa
bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına
tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı
malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç
yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya
sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın
ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı
süresinden yararlanılamaz."
Denilmekte;
Aynı Kanunun
4822 sayılı Kanunla değişik "Garanti Belgesi" başlıklı 13. maddesinde
ise;
"İmalatçı
veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için
Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır. Mala ilişkin faturanın
tarih ve sayısını içeren garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye
verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye aittir. Garanti süresi malın
teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak, özelliği
nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile
belirlenebilir.
Satıcı; garanti
belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde arızalanması halinde
malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad
altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür.
Tüketici onarım
hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle
maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami
sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4
üncü maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi
reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayi,
acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur.
Tüketicinin
malı kullanım kılavuzunda yer alan hususlara aykırı kullanmasından kaynaklanan
arızalar, iki ve üçüncü fıkra hükümleri kapsamı dışındadır.
Bakanlık, hangi
sanayi mallarının garanti belgesi ile satılmak zorunda bulunduğunu ve bu
malların arızalarının tamiri için gereken azami süreleri Türk Standartları
Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilanla görevlidir."
Hükmü yer
almaktadır.
Görüldüğü
üzere; ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve
ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya
teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine
aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya
tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi,
hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.
Tüketici bu durumda bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız
misli ile değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz
onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercihine konu bu talebi
yerine getirmekle yükümlüdür.
Tüketici onarım
hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle
maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami
sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde 4.
maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi
reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı,
bayii, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur.
Ayrıca
14.06.2003 gün ve 25138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Garanti Belgesi
Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14/a maddesine göre;
"Tüketicinin
onarım hakkını kullanmasına rağmen malın;
a- Tüketiciye
teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içinde kalmak
kaydıyla, bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya
farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi
içerisinde farklı arızaların toplamının altıdan fazla olması unsurlarının yanı
sıra, bu arızaların maldan yararlanmamayı sürekli kılması durumlarında tüketici
malın ücretsiz değiştirilmesini, bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi
talep edebilir.
Satıcı,
tüketicinin bu Yönetmeliğin 13 ve 14. maddelerinde belirlenen taleplerini
reddedemez. Tüketicinin bu taleplerine karşı satıcı, bayii, acente,
imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur."
Bu hükümlerden
çıkarılacak sonuca gelince:
Tüketici onarım
hakkını kullanmasına karşın, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun
13. maddesi ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14.
maddesinde belirtilen şartların oluşması halinde, aynı Kanunun 4. maddesinde
sayılan diğer seçimlik haklarından birini kullanabilecektir.
Şu halde
tüketici, doğrudan ücretsiz değiştirme hakkını kullanabilir. Zira, burada
seçimlik hakkın kullanılmasından sonra değiştirilemeyeceği kuralının yasal bir
istisnası söz konusudur.
Somut olayda;
aracın imalat hatalı olduğu, çok sayıda tamir işlemine karşın arızanın
giderilemediği bilirkişi raporları ile tespit edilmiş; mahkeme bu olguyu kabul
etmiş; özel dairece de bu olgu bozmaya konu edilmemiştir. Dolayısıyla açıklanan
yasal şartların varlığında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun imalat hatalı 1997
model araçla ilgili olarak davacı yanın isteminin ne şekilde hükme bağlanması
gerektiği üzerinde düğümlenmiştir.
Tüketici dava
dilekçesinde, malın yenisi ile değiştirilmesi olmazsa bedelinin tahsilini
istemişse de sonraki celselerde sadece malın yenisi ile değiştirilmesi
isteminde bulunmuştur. Mahkemece bu istem nazara alınarak, aracın "0"
km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine karar verilmiştir. Bu karar,
yukarıda ayrıntısı açıklanan yasal düzenlemelere uygundur. 1086 sayılı Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 381-388 maddelerine aykırı bir hükmün varlığından
da söz etmek olanaklı değildir. Aracın modelinin eski olması, yasal seçimlik
haklarından birini kullanan davacının bu isteminin karşılanmamasına neden
olarak gösterilemez. Kanun ve yönetmelik tüketici tercihini ön planda tutmakta;
değiştirme hakkının kullanılması durumunda bu hakkın yerine getirilmesini
sınırlayan herhangi bir hüküm getirmemektedir.
Diğer taraftan,
infaz aşamasında hükme konu malın bulunamaması halinde, İcra ve İflas
Kanunu'nun 24. maddesinin uygulanma olanağının varlığı da unutulmamalıdır.
2004 sayılı
İcra ve İflas Kanunu'nun 4949 sayılı yasayla değişik 24/4. maddesinde;
"...
Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde
İcra Müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir
olunur" hükmü yer almaktadır.
Bu açık hükmün
varlığı karşısında, kararın infazının güçlüğünden de söz edilemez.
Ayrıca, gerek
4077 sayılı Kanunun ilk şeklinde gerekse 4822 sayılı Kanunla değişik halinde
kullanım bedelinin düşülmesine yönelik bir hükme de yer verilmemiştir.
Sonuçta;
yukarıda ayrıntısı açıklanan tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına,
dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici
nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve
özellikle belirlenen olgular ile içerikleri irdelenen yasal düzenlemelere göre,
usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda
açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1.012.50 YTL. lira
bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 22.06.2005 gününde
oyçokluğu ile karar verildi.