12 Kasım 2018 Pazartesi

AYIPLI ARAÇLARA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

  Araçtaki yağ keçelerinin hidrolik yağını sızdırması ve bu arızanın giderilememesi durumunda ayıplı araç söz konusudur.
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2004/13579 K. 2005/2098 T. 14.2.2005

ÖZÜ : Dosyadaki delillerden, araçtaki yağ keçelerinin hidrolik yağını sızdırdığı, yani halen bu arızasının devam ettiği, anlaşılmaktadır. Bu arızanın kullanım hatasından meydana gelmediği bilirkişi raporunda açıklandığına göre, bu arızanın imalat hatası olup, gizli ayıplı olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan nedenlerle, yasada belirlenen azami tamir süresinin geçirildiği, aracın halen arızasının giderilmediği, garanti süresi içinde farklı arızaların dörtten fazla tekrarladığı, dolayısıyla yasanın 13/3 ve anılan tebliğin 12. maddesindeki koşullarının oluştuğu, açıktır.

DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, davalı O. şirketinden 21.10.2002 tarihinde satın aldığı opel vectra otomobilin 5.2.2003 tarihinde power yağı seviye sensörü arızası nedeni ile tamir gördüğünü, ancak çeşitli arızalardan sonra en son aynı arıza nedeni ile serviste bulunduğunu ve halen teslim edilmediğini ileri sürerek, araç bedelinin faizi ile ödetilmesini istemiştir.

Davalılar imalat hatası bulunmadığını, davacının şikâyetinin giderildiğini ileri sürerek, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, araçta gizli ayıbın bulunmadığı, açıklanarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Dava konusu aracın 23.10.2002 tarihinde trafiğe çıktığı ve 5.2.2003 tarihinde servo pompası, power yağ seviye sensörünün değiştiği, 7.2.2003 tarihinde aracın radyatörünün değiştiği, 11.4.2003 tarihinde aracın arka stop lambasının değiştiği, 25.4.2003 tarihinde de yağ seviye lambası yanıyor şikâyeti ile servise başvurulduğu ve serviste alıkonularak, 17.6.2003 tarihinde direksiyon kutusu, arka armatörler, power yağı ve filtrelerinin garantiden değiştiğinin bildirilerek davacıya teslim edildiği, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, aracın incelenmesi sonucu, aracın direksiyon sisteminin tekniğe uygun çalıştığı, fonksiyon yönünden herhangi bir olumsuzluğun bulunmadığı, aracın kanal üzerindeki incelemesinde araç rot kollarının direksiyon krameyerine bağlandığı kısımlardan yağ keçelerinin hidrolik yağını sızdırdığı ve bu keçelerin değiştirilmesi gerektiği, aracın direksiyon kuvvetlendirme sisteminde meydana gelen arızanın kullanım sonucu oluşmadığı, aracın serviste tamiratının mümkün olduğu, aracın gizli ayıplı olmadığı benzeri arızanın garanti kapsamında giderilebileceği açıklanmıştır. 4077 sayılı Yasanın 13/3 maddesi gereğince, garanti süresi içerisinde sık sık arızalanması sonucu maldan yararlanamamanın süreklilik arzetmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması hallerinde, tüketici malın ücretsiz olarak yenisiyle değiştirilmesini talep edebilir. Dava konusu araç, yasada belirlenen 30 günlük süre geçirildikten 52 gün sonra davacıya teslim edilmiştir. Onarım hakkını kullanan tüketici, Garanti Belgesi ile Tanıtma ve Kullanma Kılavuzunun Uygulama Esaslarına Dair Tebliğin ( TRKGM-95/116-117 ) 12. maddesindeki şartların oluşması halinde, aracın yenisiyle değiştirilmesini isteyebilir. Dosyadaki delillerden, araçtaki yağ keçelerinin hidrolik yağını sızdırdığı, yani halen bu arızasının devam ettiği, anlaşılmaktadır. Bu arızanın kullanım hatasından meydana gelmediği bilirkişi raporunda açıklandığına göre, bu arızanın imalat hatası olup, gizli ayıplı olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan nedenlerle, yasada belirlenen azami tamir süresinin geçirildiği, aracın halen arızasının giderilmediği, garanti süresi içinde farklı arızaların dörtten fazla tekrarladığı, dolayısıyla yasanın 13/3 ve anılan tebliğin 12. maddesindeki koşullarının oluştuğu, açıktır. Mahkemece davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 14.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Kampanyalı araç satışında satıcı firma aracı süresinde tüketiciye teslim etmezse tüketicinin uğradığı zararı karşılamak zorundadır.



T.C.YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2004/3108 K. 2004/11101 T. 12.7.2004

ÖZÜ : Dava, kampanyalı satış esasına dayalı olarak satın alınan aracın kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir. Bu türden uyuşmazlıkların genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekir. Teslim edilmeyen aracın rayiç bedeli istendiğine göre müspet zararın istendiği açıktır. Sözleşmeye aykırılık nedeniyle müspet zarar talep edildiğinde, kalan borç tazminat alacağından düşülerek hesaplama yapılması gerekir.

DAVA ve KARAR : Davacı, taraflar arasında düzenlenen 28.12.1998 tarihli sözleşme ile P. marka 2 OTD HB model aracın satımı hususunda anlaştıklarını, 2.192.465.000.-TL peşin ödendiğini, kalan bedelin 60 ayda ve 62. 1 26.000.-TL'lık taksitler halinde ödeneceğini, otomobilin Ocak 2000'de teslim edilmesi gerekirken teslim edilmediğini, aracın rayiç değeri olan 12.000.000.000.-TL'nın tahsili için girişilen İcra takibine haksız olarak İtiraz edildiğini ileri sürerek, aracın teslimi, mümkün olmadığı taktirde alacağın % 40 inkar tazminatı ile tahsilini istemiş, yargılama sırasında talebinin aracın rayiç değerinin tahsili yönünde olduğunu açıklamıştır.

Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.

Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme gereğince otomobilin Ocak 2000 tarihinde teslimi gerekirken davalının edimini yerine getirmediği, bu nedenle davacının taksit ödemelerini 28.05.2000 tarihinde durdurduğu, son senet tarihinin 28.12.2003 tarihi olup, ödemeler tamamlanmadığından davacının aracın rayiç değerini değil, ancak ödediklerini geri isteyebileceği, davalının 27.07.2000 tarihinde temerrüde düştüğü gerekçesi ile sözleşmenin feshine, 3.968.607.000.-TL asıl alacak ve 2.579.594.550.TL'nın davalıdan tahsiline ilişkin verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Davacı vekilinin 05.06.2003 tarihli celsede davanın itirazın iptali davası olmadığını açıklaması karşısında davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Dava, kampanyalı satış esasına dayalı olarak satın alınan aracın kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi nedeniyle doğan zararın tazminine ilişkindir. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un kampanyalı satışları düzenleyen 7. maddesinde satılanın geç teslim veya hiç teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığından, anılan yasanın 30. maddesi gereğince bu tür uyuşmazlıkların genel hükümlere göre çözümleneceği kabul edilmelidir.

Taraflar arasında düzenlenen 28.12.1998 tarihli "Sabit Fiyat Garantili P. Otomobil Sözleşmesi"nde peşinat olarak 2.192.465.000.-TL, taksit miktarları 62.126.000.TL olmak üzere toplam bedelin 5.920.000.000.-TL ve araç tesliminin Ocak 2000 alacağı kararlaştırılmıştır. Teslim tarihinin Ocak 2000 olmasına ve bu sürede araç teslim edilmemesine rağmen davacı, Mayıs 2000 tarihine kadar taksitlerini düzenli olarak ödemiş olup, 13 Temmuz 2000 tarihli ihtarnamesi ile aracın 7 gün içinde teslimini ya da anahtar teslim fiyatı olan 12.000.000.000.-TL'nın ödenmesini istemiş, verilen sürede aracın teslim edilmemesi üzerine de bu davada aracın rayiç bedeli olarak 12.000.000.000.-TL'nın tazmin edilmesini talep etmiştir. Satım sözleşmesi tam iki taraflı sözleşme olup, satıcının temerrüde düşmesi halinde alıcı, BK'nun 106. maddesindeki seçimlik haklarını kullanabilir. Dava konusu olayda davacı alıcı, teslim edilmeyen aracın rayiç değerini istediğine göre sözleşmeye aykırılık nedeni ile olumlu ( müspet ) zararını istediği açık ve belirgindir. Olumlu ( müspet ) zarar ise sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarar olup, alacaklının mal varlığının, borcun yerine getirilmesi sonucu ulaşacağı durum ile borcun yerine getirilmemesinden dolayı göstereceği durum arasındaki fark olarak açıklanabilir. Alıcının ifadaki menfaatinin zedelenmesi nedeniyle doğan zarardan satıcı sorumludur. Davacı, davalının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle olumlu zarar istediğine göre, sözleşmeyi halen ayakta tutmaktadır. Bu durumda, sözleşme ilişkisi ayakta kalır; ne var ki, asıl edimin yerini tazminat borcu alır ( Prof. Dr. Selahattin Sulhi Tekinay, Borçların İfası, İhlali, Sona Erme Sebepleri ve Nevileri, 1967, sh. 166 ). Böyle olunca zarar giderilmesi konusu ifadaki menfaat olduğundan ödenen miktar geri istenemeyeceğinden bu miktara hükmedilemez.

Bu açıklamalardan sonra, alacaklı sözleşmeyi ayakta tutmak suretiyle olumlu zararını istediği taktirde, öncelikle kendi edimini yerine getirip getirmeyeceği meselesi üzerinde durmak gerekir. Doktrinde müspet zararın hesabı ile ilgili, mübadele teorisi ve fark teorisi olmak üzere iki teori vardır ( Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuk Genel Hükümler, Cilt 2, 5. Bası, sh. 1 106 ). Mübadele teorisinde mütemerrit borçlu kendi edimi yerine tazminat ödemek zorunda kalırken, alacaklı kendi edimini aynen yerine getirmek zorundadır. Doktrin ve uygulamada daha fazla benimsenen fark teorisine göre ise alacaklı mütemerrit borçluya karşı borçlandığı kendi edimini aynen ifa etmek zorunda değildir. Bu durumda alacaklı, tazminat alacağından kendi borcunu düşürür ve geri kalan kısmı ister. Özellikle somut dava konusu olayda olduğu gibi, edimini yerine getirmede temerrüde düşen, hatta mali bakımdan acz içerisinde olduğu bilinen borçluya, bakiye satım bedelinin peşinen ödenmesini istemek hakkaniyet ilkeleri ile de bağdaşmaz. Böyle olunca mahkemece, davacının sözleşmeye aykırılık nedeniyle olumlu ( müspet ) zararını talep edebileceği kabul edilerek, satışa konu edilen aracın, ihtar tarihindeki ( 13 Temmuz 2000 ) rayiç değerinin uzman bilirkişi vasıtası ile tespiti ile bundan davacının kalan taksitlerinin mahsup edilmesi ve bakiye zarardan davalıların sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte yazılı nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 12.07.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. 


Aracın gizli ayıbından servis değil; imalatçı,üretici,satıcı,bayi,acenta sorumludur.


T.C.YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2006/555 K. 2006/4313 T. 23.3.2006

ÖZET : Davacının sigorta bedeli talebinin içinde gizli faiz talebinin de olduğu kabul edilerek talepte bulunulmamış olmasına rağmen aracın satım bedelinin faiziyle tahsiline hükmedilmiş olması hakimin taleple bağlılık kuralına aykırılık teşkil eder. 

Ayrıca, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununda tüketiciye karşı sorumlu olanlar belirlenmiş olup servis hizmeti veren kuruluşun sorumluluğu bulunmamaktadır. Servis hizmeti veren davalı aleyhine bu hizmetten kaynaklanan bir dava da bulunmadığına göre davanın husumetten reddine karar verilmelidir.

DAVA ve KARAR : Davacı, 20.5.2004 tarihinde davalı Ç. Oto A.Ş. den satın aldığı aracın direksiyonunun sağa çekmesi nedeniyle 1.7.2004 ile 14.7.2004 tarihleri arasında servise götürmesine rağmen sorunun giderilmediğini, mahkemece yaptırılan tespit sonrası kullanımın güvenli olmaması nedeniyle aracı kullanamadığını, taksiyle gidip gelmek zorunda kaldığını ileri sürerek sözleşmenin feshi ile aracın kararın infaz tarihindeki sigorta değerinin tahsilini, 27.8.2004 tarihinden itibaren infaz tarihine kadar günlük 10.000.000. TL'den taksi parasının tahsilini ayrıca kredi çekmesi nedeniyle bankaya ödemek zorunda kaldığı 2.957.393.076 TL faiz bedelinin de faiziyle tahsilini talep etmiştir.

Davalı D. Oto A.Ş. aracın ithalatçısının D. Oto Servis ve Ticaret A.Ş. olduğunu, kendilerinin sadece servis hizmeti verdiğini, araçta üretim hatası gizli ayıp olmadığını savunarak davanın reddini dilemiş, diğer davalı savunmada bulunmamıştır.

Mahkemece bilirkişi raporuna ve gizli ayıp olduğuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne, 19.550.000.000 TL araç bedelinin 24.5.2004 tarihinden avans faizi ile tahsiline, taksi ücreti talebinin reddine, 2.957.393.076 TL nin munzam zarar olduğunun kabulü ile görev yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Ç. Otomotivin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacı dava dilekçesinde aracın sigorta bedelini istemiş, mahkemece bu talebin içinde gizli faiz talebinin de olduğunun kabulü ile talepte bulunulmamış olmasına rağmen aracın satım bedelinin faiziyle tahsiline hükmedilmiştir. HUMK 74 md. gereği hakim talepten fazlaya hükmedemez. Hal böyle olunca mahkemece aracın yalnız satım bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde de avans faizi ile tahsiline hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

3- Davalı D. Oto A.Ş.'nin üretici veya ithalatçı firma olmadığı, sadece servis hizmeti verdiği, aracın ithalatçısının D. Oto Servis ve Ticaret A.Ş. olduğu ve ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Kanunun 4/2-2 maddesi gereğince tüketiciye karşı sorumlu olanlar belirlenmiş olup imalatçı, üretici, satıcı, bayi, acenta, ithalatçı müteselsilen sorumlu olup servis hizmeti veren kuruluşun sorumluluğu bulunmamaktadır. Servis hizmeti veren davalı aleyhine bu hizmetten kaynaklanan bir dava da bulunmadığına göre davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken bu davalı hakkında da hüküm kurulmuş olması bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerden dolayı davalı Ç. Otomotivin sair temyiz itirazlarının reddine, temyiz edilen hükmün 2. bent gereği davalı Ç. Otomotiv, 3. bent gereği davalı D. Oto A.Ş. yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

Aracın, Eksantrik Zincir Kapağında Tespit Edilen Çatlak ve silindirlerde tespit edilen çizilme durumunda araçta imalattan kaynaklı gizli ayıp söz konusudur.



T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2009/9366 K. 2010/488 T. 21.1.2010

ÖZÜ : Aracın Motorunda Eksantrik Zincir Kapağında Tespit Edilen Çatlak Ve Kapak Değiştirilirken Silindirlerde Tespit Edilen Çizilmenin Kullanıcıdan Kaynaklanmayan İmalat Hatasından Kaynaklanan Gizli Ayıptır.

DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki araç bedelinin ödenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, davalıdan 1.7.2005 tarihinde araç satın aldığını, motor arızası nedeniyle birçok kez servise götürdüğünü, 9.5.2007 tarihinde motor arızası nedeniyle servise teslim ettiğinde motor değiştirme işlemine girildiğini, 30 işgünü geçmesine rağmen aracın tamir edilerek teslim edilmediğini, ayrıca araçtaki esaslı hata nedeniyle aracın kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek, ödemiş olduğu satış bedelinin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, onarımın 30 işgünü içerisinde yerine getirilememesinde davacının kusurlu olduğunu, bedel iadesinin yasal koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, 30 günlük tamir süresinin aşılmasında davalıdan kaynaklanmayan motor bloğunun yurtdışından ithali ve davacıdan kaynaklanan vekaletname düzenlenmesinde meydana gelen gecikmenin etken olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, 1.7.2005 tarihinde satın aldığı aracın defalarca arızalandığını, yasal tamir süresinin aşıldığını, araçtaki esaslı hata nedeniyle aracın kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek, ödemiş olduğu bedelin tahsilini talep etmiş, davalı ise yasal tamir süresinin aşılmasında davacının kusurlu olduğunu, bedel iadesi şartlarının oluşmadığını savunmuştur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4.maddesi hükmü gereğince tüketici satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir. Aynı Kanunun 13.maddesinin 3. fıkrasında da "Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yaralanamamasının süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirin mümkün bulunmadığının anlaşılması halinde. 4.maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir" hükmü bulunmaktadır. Öte yandan 14.06.2003 gün ve 25138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14.maddesinde de "tüketicinin onarım hakkını kullanılmasına rağmen malın tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içerisinde kalmak kaydıyla bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içerisinde farklı arızaların toplamının 6'dan fazla olması unsurlarının yanı sıra bu arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kılması ve tamir için gereken azami sürenin aşılması durumunda tüketicinin bedel iadesi talep edebileceği" hükmü mevcuttur. Açıklanan bu Kanun ve Yönetmelik hükümleri ışığında dava konusu olaya bakılacak olursa, davacı tarafından 15.6.2005 tarihinde satın alınan araçta birçok kez arıza meydana geldiği, 16.9.2006, 28.9.2006, 14.12.2006, 21.4.2007 ve 9.5.2007 tarihlerinde aracın servise girdiği, ikiden fazla aynı nitelikte aracın motoru ile ilgili arızanın oluştuğu, onarım ve parça değişikliği işlemlerinin yapıldığı, son olarak 9.5.2007 tarihinde servise girdiğinde motor bloğunun değiştirilmesine karar verilerek aracın 30 işgünü geçtikten sonra 26.6.2007 tarihinde teslime hazır getirildiği, yasal tamir süresinin aşılmasında davacının kusurunun bulunmadığı, dosyada mübrez bilirkişi raporuna göre de aracın motorunda eksantrik zincir kapağında tespit edilen çatlak ve kapak değiştirilirken silindirlerde tespit edilen çizilmenin kullanıcıdan kaynaklanmayan imalat hatasından kaynaklanan gizli nitelikte ayıp olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece az yukarda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri ile maddi olgular dikkate alınarak oluşacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 21.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Aracın sağ arka tavan ile arka cam birleşim yerinde tespit edilen çok hafif bir ezilmenin fabrikadaki üretim sırasında oluştuğu kabul edilmeli ve araçtaki ayıp gizli ayıp olarak değerlendirilmelidir.

T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2009/8768 K. 2009/12242 T. 3.11.2009

ÖZÜ : Bilirkişi raporunda, davacının yeni aldığı aracın sağ arka tavan ile arka cam birleşim yerinde çok hafif bir ezilme ve sol arka çamurlukta hasar olduğu, bunlardan sağ arka tavan ile arka cam birleşim yerinde meydana gelen ezilmenin, fabrikadaki üretim sırasında, diğer kusurunun ise fabrikadan bayilere dağıtım için taşındığı aşamada meydana olabileceğini, ilk hasarın gizli ayıp, ikinci hasarın ise açık ayıp niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Bilirkişi raporundaki bu belirlemelere göre araçta gizli ayıp olduğu anlaşılmaktadır. Aracın misli ile değişimi kabul edilmelidir.

DAVA ve KARAR : Davacı S… G… vekili Avukat K… Y… tarafından, davalı İ… Grup Ltd. Şti. ( İ… Grup A.Ş ) aleyhine 03/12/2007 gününde verilen dilekçe ile ayıplı malın misli ile değişimi veya bedelinin iadesinin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece araçta meydana gelen değer kaybı nedeniyle tazminatın tahsiline dair verilen 02/04/2009 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 03/11/2009 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı şirket vekili Avukat O… Ö… ile karşı taraftan davacı asil S… G… geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, ayıplı malın misli ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde ayıplı mal bedelinin ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece mal bedelinin ödetilmesi isteminin bir bölümü kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.

Davacı, davalı şirketin Türkiye Distribütörü olduğu T… İ… Sedan Comfart marka, 2006 model aracı satın aldığını, araca servis tarafından plaka takılırken belirlenen sağ arka üst cam kenarındaki çöküklük, sağ arka çamurluktaki eğiklik ve boya birikintisi nedeniyle aracın ayıplı olduğunu, davalı tarafın kendisine tazminat önerdiğini; ancak, araç onarılsa bile araçta değer kaybı olacağını belirterek aracın yenisi ile değiştirilmesini, bu istem kabul edilmezse ödediği bedelin faiziyle alınmasını istemiştir.

Davalı ise, davacının yasal sürede ayıp ihbarında bulunmadığını, belirlenen çökme, boya ve hasarın davacının kullanımından kaynaklanmış olabileceğini, araçta üretim hatası olmadığını, bedel iadesi veya değişim koşularının oluşmadığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Yerel mahkeme, araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmış, saptanan ayıplar nedeniyle araçta değer kaybı olacağı; ancak, bu ayıpların araçtan yararlanmaya engel oluşturmayacağı, "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereği araçtaki değer kaybının davalıdan alınmasına karar verilmiştir.

Bilirkişi raporunda, davacının yeni aldığı aracın sağ arka tavan ile arka cam birleşim yerinde çok hafif bir ezilme ve sol arka çamurlukta hasar olduğu, bunlardan sağ arka tavan ile arka cam birleşim yerinde meydana gelen ezilmenin, fabrikadaki üretim sırasında, diğer kusurunun ise fabrikadan bayilere dağıtım için taşındığı aşamada meydana olabileceğini, ilk hasarın gizli ayıp, ikinci hasarın ise açık ayıp niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Bilirkişi raporundaki bu belirlemelere göre araçta gizli ayıp olduğu ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa'nın 4. maddesinde belirtilen ayıp niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının aracın değiştirilmesi isteminin kabul edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile istekten başka bir şeye karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 03.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Aracın satıştan sonra boyandığı ispat edilemiyorsa; tüketici lehine yorum yapılmalı ve aracın satıştan önce boyandığı kabul edilmelidir.



T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2009/11760 K. 2010/7618 T. 16.6.2010

ÖZÜ : Dava konusu aracın bazı kısımlarının mevcut boyasının üstüne tekrar boya çekilmek suretiyle sonradan boyandığı, araçtaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu bilirkişi incelemesi sonucunda saptanmıştır. Araçtaki gizli ayıbın satıştan sonra oluştuğuna ilişkin delil bulunmadığına göre aracın satılırken gizli ayıplı olarak satıldığı kabul edilmelidir, Davacı alıcı aracın birçok yerinde orijinal boya dışında boyalı olan bir aracı kabule zorlanamaz.

DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki ayıplı aracın yenisi ile değiştirilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan 2002 model Opel Combo 1.7 DTİ marka aracı satın aldığını, müvekkilinin aracı satmak istediğinde araçtaki boya kalınlığının orijinal olmadığını öğrendiğini, araçta standart dışı boya kalınlığının mevcut olduğunu belirterek ayıplı aracın yenisi ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde satış bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda orijinal boya film kalınlığı değerinin ortalama 70-100 mikron aralığında olması gerekirken 110-470 mikron aralığında olduğunun tespit edildiği, araç üzerinde kısmi boya dökülmeleri olduğu, boyanın orijinal olmaması nedeniyle araçta gizli ayıp bulunduğu, bunun aracın misli ile değiştirilmesine yol açmayacağı, ancak aracın ayıpsız değeri ile ayıplı değeri arasındaki farkı davacının davalılardan isteyebileceği gerekçesiyle davanın 3.235,79 TL için kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava konusu aracın bazı kısımlarının mevcut boyasının üstüne tekrar boya çekilmek suretiyle sonradan boyandığı, araçtaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu bilirkişi incelemesi sonucunda saptanmıştır. Araçtaki gizli ayıbın satıştan sonra oluştuğuna ilişkin delil bulunmadığına göre aracın satılırken gizli ayıplı olarak satıldığı kabul edilmelidir, Davacı alıcı aracın bir çok yerinde orijinal boya dışında boyalı olan bir aracı kabule zorlanamaz. Mahkemece gizli ayıplı aracın yenisiyle değiştirilmesi gerektiği halde aracın ayıplı değeri ile ayıpsız değeri arasındaki farka hükmedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Aracın sonradan boyalı olması durumunda araç ayıplıdır.



T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2011/2119 K. 2011/11546 T. 12.7.2011

ÖZÜ : Davaya konu aracın ön motor kaputunun sonradan boyanmış olduğu, aracın modeli ve kilometresi ( 73.000 ) dikkate alındığında bu boyama işleminin satın almadan önce mi yoksa satımdan sonra mı yapıldığının tespitinin mümkün bulunmadığı, boyama işleminin araçta meydana gelen bir hasar sonucunda değil, çizik veya benzeri bir sebeple yapılmış olduğu ve aracın gizli ayıplı olduğu bildirilmiştir. Araçla ilgili bir hasar dosyasının bulunmaması, aracın ön kaputunda boyayı gerektirecek bir hasar meydana gelmediğinin bilirkişi raporu ile tespit edilmesi karşısında boyama işleminin araç davacının elinde iken gerçekleşmediğinin kabulü gerekir.

DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:  

Davacı, davalı K... Oto'dan 8.9.2006 tarihinde 57.300 Euro bedelle BMW marka bir araç satın aldığını, aracı satmak istediğinde, alıcıların aracın ön kaputunun boyalı olduğundan bahisle aracı almaktan vazgeçtiklerini ya da çok düşük fiyatlar verdiklerini, tespit yaptırdığını, bilirkişi raporu ile aracın ön kaputunun boyalı olduğunun belirlendiğini, davalılara ihtar çektiğini ancak sonuç alamadığını, aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek, fatura bedeli olan 57.300 Euro'nun davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, zamanaşımı süresinin dolduğunu, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, aracın davacının kullanımı esnasında boyanmış olabileceğini, üretimden kaynaklı bir ayıp bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, süresinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalı K... Oto'dan satın aldığı aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek, ödenen bedelin iadesini istemiş, davalılar ise araçta ayıp olmadığını savunmuşlardır. Mahkemece, davacı tarafından ayıbın 16.3.2009 tarihli servis raporu ile öğrenilmiş olduğu, 14.5.2009 tarihinde tespit yaptırıldığı, 9.6.2009 tarihinde ihtar çekildiği, davanın ise 25.6.2009 tarihinde açıldığı, süresinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 16.3.2009 tarihli servis raporunda, aracın boyasının fabrikasyon orijinal olduğunun tespit edildiği yazılıdır. Davacının, bu rapor ile araçtaki ayıbı öğrendiğinden bahsedilemez. Zira servis raporundan araçta boya ile ilgili bir ayıbın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, 14.5.2009 tarihinde tespit isteminde bulunmuş, Ümraniye 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/148 D.İş sayılı dosyasında keşfe gidilmiş, 28.5.2009 tarihli bilirkişi raporu ile aracın ön kaputunun boyalı olduğu tespit edilmiştir. O halde davacı, ayıbı bu raporun kendisine tebliğ edildiği tarihte öğrenmiş ve 9.6.2009 tarihinde davalılara ihtar çekerek süresinde ihbar yükümlülüğünü yerine getirmiştir. Bu durumda mahkemece, süresinde ayıp ihbarı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. İTÜ öğretim üyelerinden alınan bilirkişi raporunda, davaya konu aracın ön motor kaputunun sonradan boyanmış olduğu, aracın modeli ve kilometresi ( 73.000 ) dikkate alındığında bu boyama işleminin satın almadan önce mi yoksa satımdan sonra mı yapıldığının tespitinin mümkün bulunmadığı, boyama işleminin araçta meydana gelen bir hasar sonucunda değil, çizik veya benzeri bir sebeple yapılmış olduğu ve aracın gizli ayıplı olduğu bildirilmiştir. Araçla ilgili bir hasar dosyasının bulunmaması, aracın ön kaputunda boyayı gerektirecek bir hasar meydana gelmediğinin bilirkişi raporu ile tespit edilmesi karşısında boyama işleminin araç davacının elinde iken gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Öyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve aksi düşünce ile süresinde ayıp ihbarı yapılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 12.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.


11 Kasım 2018 Pazar

Yetkili servis aracın arızasından sorumlu değildir.

T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2008/5392 K. 2008/12216 T. 18.12.2008

ÖZÜ : Davalı Hüseyin Sazcılar Ford Otomotiv A.Ş.’nin yetkili servisi olup, araçtaki arızaya yetkili servisinin neden olduğuna ilişkin iddia ispat edilemediğine göre bu davalıya husumet yöneltilemez.

DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı Şentürkler Otom. A.Ş. Vekilince duruşmalı, diğer davalılar vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. Hüseyin Küçük ile davalılardan Ford Otomotiv San. A.Ş. vek. Av. Işın Açan ve Şentürkler Otom. San. A.Ş. vek. Av. Halil Aygün gelmiş, diğer davalı gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin 2003 yılının Kasım ayında 2004 Model Ford Cargo ticari aracı davalı Şentürkler Tic. A.Ş.’den Satın aldığını, aracın alındığı günden itibaren yağ yaktığını, ilk 20.000 bakımında arızanın 40.000 km’den sonra ortadan kalkacağının beyan edilmesine rağmen arızanın devam ettiğini, 27/03/2005 – 28/05/2005 tarihleri arasında 33 litre fazla yağ tüketimi yaptığının tespit edildiğini, davalı servisin araçtaki arızayı garanti kapsamına girmediği gerekçesiyle gidermediğini, 21.06.2005 tarihinde yapılan tespitte arızanın yakıttan kaynaklanmadığı, üretici firmanın kusurundan kaynaklandığının tespit edildiğini, araçtaki arızaların hatalı üretimden kaynaklandığını ileri sürerek 14.160 YTL tamir masrafı ve 2 ay kullanılmaması nedeniyle uğradığı 4000 YTL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Şentürkler A.Ş. vekili cevabında, davanın süresinde açılmadığını, 28.10.2003 tarihinde teslim edilen araçla ilgili olarak daha sonra meydana gelen arızalardan satıcı firmanın sorumluluğu bulunmadığını, arızanın kullanım hatasından kaynaklandığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı Ford Otomotiv A.Ş. vekili cevabında, davacının 06.06.2005 tarihinden önce yağ eksiltmeye ilişkin bir şikâyeti bulunmadığını, daha sonraki şikâyetleri ile ilgili tespitlerin müvekkili aleyhine kullanılamayacağını, araçta üretimden kaynaklanan bir arıza bulunmadığını, kötü ve kalitesiz akaryakıt kullanımından kaynaklanan arızaların garanti kapsamına girmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre araçtaki arızanın yakıt kaynaklı veya kullanıcı hatasından kaynaklanan bir arıza olmadığı, arızanın enjektörlerdeki ve yakıt pompasındaki ayarsızlıktan kaynaklandığı, garanti kapsamındaki arızadan davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle 14.422,29YTL’nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle arızanın kullanıcı hatasından kaynaklanmadığının tespit raporu ve birbirini doğrulayan bilirkişi raporları ile saptanmış olmasına göre davalılar Ford Otomotiv A.Ş.’ne Şentürk Otom. A.Ş.’nin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davalı Hüseyin Sazcılar Ford Otomotiv A.Ş.’nin yetkili servisi olup, araçtaki arızaya yetkili servisinin neden olduğuna ilişkin iddia ispat edilemediğine göre bu davalıya husumet yöneltilemez. Mahkemece bu yön gözetilerek davalı Hüseyin Sazcılar yönünden davanın pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle reddi gerekirken aleyhine hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar Ford Otomotiv A.Ş. ve Şentürkler A.Ş.’nin temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı Hüseyin Sazcılar lehine BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 550.00YTL duruşma vekalet ücretinin, davacıdan alınarak, davalılardan Şentürkler A.Ş.’ne ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


TÜKETİCİ İLE ARAÇ SATICISI ARASINDAKİ İŞLEM 4077 SAYILI YASAYA TABİDİR.


YARGITAY 13. Hukuk Dairesi E.2012/23482 K.2013/18468 T. 04.07.2013

ÖZET: Araç alım satımı ile uğraşan davalının (satıcı) davacıya (alıcı) araç sattığı ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

DAVA ve KARAR: Davacı, davalı şirketten 31.000,00 TL bedelle bir araç satın aldığını, aracı teslim aldığı gün aracın arızalanması sonucu yolda kaldığını ve aracı satın aldığı şirket servisine çektirdiğini, yapılan muayene sonucunda şanzımanın arızalı olduğunun saptandığını, 06/12/2010 tarihinde 1.251,37 TL ödeyerek şanzımanı değiştirdiğini, ancak arızanın bir türlü giderilemediğini ve araçtan beklediği faydayı görmediğini, B.K. 194.maddesi gereğince satıcı davalının bundan sorumlu olduğunu, bu satıştan dolayı maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile taraflar arasında akdedilen 13/11/2010 tarihli sözleşmenin feshedilerek satım tarihi olan 22/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 31.000,00 TL satım bedelinin müvekkiline iadesine, aracın onarımı ve servise çekilme giderleri için harcanan toplam 3.354,72 TL nin de davalı firmadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, araç alım satımı ile uğraşan davalının (satıcı) davacıya (alıcı) araç sattığı ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosyanın tüketici mahkemesine gönderilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle, hükmün BOZULMASINA, 2.bentte belirtilen nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan 490,80 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Ayıplı ticari araçlardan doğan davalarda; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kıyasen uygulanabilir.


T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2009/5439 K. 2009/363 T. 23.1.2009

ÖZÜ : Ticari satıma konu olan araçta mahkemece zamanaşımı defi konusunda TTK’nın 25/4. maddesi uyarınca araştırma ve inceleme yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmaması doğru olmadığı gibi TTK’nın 25/3. maddesinde düzenlenen ayıp ihbar süreleri bakımından da araştırma ve inceleme yapılmadan, bu hususlar irdelenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 4077 sayılı kanunun 13. Maddesindeki aracın yenisi ile değiştirilmesi için gereken unsurlar, kıyasen ticari satımlarda da dikkate alınabilir.

DAVA VE KARAR : Davacı vekili, müvekkiline ait P… marka aracın sürekli baş gösteren arızaları nedeniyle tahsis edildiği gaye için kullanılamadığını, davacının mağduriyetine sebep olduğunu, 9 kez çeşitli nedenlerle arızalandığını, bu arızaların 5 seferinde de sorunun motor arızasından kaynaklandığının servis tarafından bildirildiğini, arızalar sebebiyle araçtan yararlanmama halinin süreklilik arz ettiğini iddia ederek öncelikle aracın aynen yenisi ile değiştirilmesini, aracın aynen tazmini mümkün değilse, araçla aynı özelliklere sahip yeni bir otomobille arasındaki değer farkının davacı şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı P. Pazarlama A.Ş. vekili cevabında, satımın ticari satım olup, satım tarihinden itibaren 6 ay geçmiş olmakla davanın zamanaşımına uğradığını, süresinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığını, dava konusu araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı vekili, davanın reddi gereğini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi asıl ve ek raporuna göre, dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan motor arızasının bulunduğu, bu nedenle 7 kez servise getirilmek suretiyle onaranının yapılmaya çalışılmasına rağmen halen aynı arızanın soğuk havalarda ve seyir halinde nüksettiği, aracın bu haliyle kullanılmasının ve araçtan yararlanmanın mümkün olmadığı, anılan arızanın gizli ayıp sayılabilecek ve önceden bilinemeyen arızalardan olduğu,davacının da arızayı öğrenir öğrenmez ihbar külfetini yerine getirdiği, 4077 Sayılı Yasa’nın 13. maddesinde aracın yenisiyle değiştirilmesi için gerekli unsurların dava ve olayda aynen gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Davalı P. Otomotiv Paz. A.Ş. süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Mahkemece zamanaşımı defi konusunda TTK’nın 25/4. maddesi uyarınca araştırma ve inceleme yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmaması doğru olmadığı gibi TTK’nın 25/3. maddesinde düzenlenen ayıp ihbar süreleri bakımından da araştırma ve inceleme yapılmadan, bu hususlar irdelenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Kabule göre de, İİK’in 24. maddesi hükmü gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Ticari araçlar Tüketici hukukuna tabi değildir.


T.C. YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2009/4245 K. 2010/780 T. 15.2.2010

ÖZÜ: Davalının aracı; ticari işletmesiyle ilgili işte kullanıldığı, ticari araç olduğu ve bu amaçla satın alındığı sabit olup, “tüketici işlemi” ve “hukuki işlem” olarak kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır.

DAVA ve KARAR: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı-k. davacı D. Ç. ile karşı davanın davalısı Doğuş Otomotiv A.Ş. vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Asıl dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı, karşı dava ise: 4077 sayılı Yasanın 4,13,15. maddeleri uyarınca onarım için gereken azami sürenin aşılması sebebiyle aracın yenisiyle değiştirilmesi veya bedelin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın görev yönünden reddine dair verilen karar davalı iş sahibi ile karşı davanın davalısı ithalatçı şirket vekilince temyiz edilmiştir.

Davalı-karşı davacının 24.07.2007 tarihli cevap dilekçesi içeriği ve netice-i talep kısmının C bendi ile karşı davalı ithalatçı şirketin cevap dilekçelerindeki beyanları ve sigorta eksperinin 20.03.2007 tarihli raporuna göre, hasarlı aracın Volkswagen Caddy Kombi 1.9 TDİ marka 2007 model ticari araç olduğu anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Yasası’nın 3/e maddesinde, Tüketici, bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişi olarak tanımlanmış olup, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara aynı Yasanın 23. maddesinde tüketici mahkemelerinde bakılacağı hükmü getirilmiştir. Somut olayda; dava konusu aracın davalı ve birleşen dosya davalısı D. Ç.’in ticari işletmesiyle ilgili işte kullanıldığı, ticari araç olduğu ve bu amaçla satın alındığı hususları tartışmasızdır.

Bu durumda dava konusu yapılan olguların 4077 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereği “tüketici işlemi” ve 3/h maddesi kapsamında “hukuki işlem” olarak kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Taraflar arasında 4077 Sayılı Yasadan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu değildir. O halde karşı dava yönünden de davaya bakmakta dava değerine göre genel mahkemeler görevli olduğundan karşı davanın esası incelenerek davanın sonuçlandırılması gerekirken görev yönünden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı iş sahibi ile karşı dava davalısı Doğuş Otomotiv A.Ş. ‘nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre iş sahibinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 15.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Ayıplı maldan kaynaklı bedel iadesi talebinden doğan uyuşmazlık 4077 sayılı yasa kapsamındadır.


T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2008/12908 K. 2008/13091 T. 5.11.2008

ÖZÜ : Davacı, davalıların ithal edip sattığı otomobili satın aldığını, araçta imalat hataları nedeniyle arızalar meydana geldiğini, tamir edilemediğini, ayıplı olduğunu ileri sürerek aracın bedelinin iadesine, olmazsa yenisiyle değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalılar arasında 4077 sayılı yasa kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki araç bedelinin iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, davalıların ithal edip sattığı otomobili satın aldığını, araçta imalat hataları nedeniyle arızalar meydana geldiğini, tamir edilemediğini, ayıplı olduğunu ileri sürerek aracın bedelinin iadesine, olmazsa yenisiyle değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, arızaların yetersiz servis hizmeti ve ayıplı yedek parçalardan oluştuğu, eser sözleşmesi olduğu gerekçesi ile Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizlik verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan yasanın 3/d maddesinde, “hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır.

Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalılar arasında 4077 sayılı yasa kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.

4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Bu durumda mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 05.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


ARAÇ SATIMINA İLİŞKİN DAVALAR TÜKETİCİNİN KORUNMASINA DAİR YASAYA TABİDİR.

YARGITAY 13. Hukuk Dairesi E.2012/23482 K.2013/18468 T. 04.07.2013

ÖZET: Araç alım satımı ile uğraşan davalının (satıcı) davacıya (alıcı) araç sattığı ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

DAVA ve KARAR: Davacı, davalı şirketten 31.000,00 TL bedelle bir araç satın aldığını, aracı teslim aldığı gün aracın arızalanması sonucu yolda kaldığını ve aracı satın aldığı şirket servisine çektirdiğini, yapılan muayene sonucunda şanzımanın arızalı olduğunun saptandığını, 06/12/2010 tarihinde 1.251,37 TL ödeyerek şanzımanı değiştirdiğini, ancak arızanın bir türlü giderilemediğini ve araçtan beklediği faydayı görmediğini, B.K. 194.maddesi gereğince satıcı davalının bundan sorumlu olduğunu, bu satıştan dolayı maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile taraflar arasında akdedilen 13/11/2010 tarihli sözleşmenin feshedilerek satım tarihi olan 22/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 31.000,00 TL satım bedelinin müvekkiline iadesine, aracın onarımı ve servise çekilme giderleri için harcanan toplam 3.354,72 TL nin de davalı firmadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, araç alım satımı ile uğraşan davalının (satıcı) davacıya (alıcı) araç sattığı ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosyanın tüketici mahkemesine gönderilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle, hükmün BOZULMASINA, 2.bentte belirtilen nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan 490,80 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

SATICININ TÜKETİCİYE AÇACAĞI DAVA DA TÜKETİCİ MAHKEMELERİNDE GÖRÜLÜR


T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E.2013/8559 K. 2013/17824 T. 27.6.2013

ÖZET: Satıcının tüketici işleminden kaynaklı alacağını tahsil etmek amacıyla açtığı itirazın iptali davası Tüketici mahkemelerinde görülür.

DAVA ve KARAR: Davacı, davalının 5.8.2010 tarihinde otomobil satın aldığını, satım bedelini kısmen ödemediğini, alacağın tahsili için yapılan takibe itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Davacı tacir olup, ticari amaçla davalıya hususi otomobil satmıştır. Davalı, tüketici olduğunu bildirmiştir. Taraflar arasındaki ilişki tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamında kaldığından, davada tüketici mahkemeleri görevlidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, her aşamada resen gözetilir. Mahkemece, tüketici mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, ikinci bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 24.30 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, 27.6.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



AYRINTILI BİLGİ VE SORULARINIZ İÇİN :



Avukat Görkem ATAŞ   

GSM               : 05434796973

TEL                :03125147357

E-MAİL         :  avgorkematas@hotmail.com

ADRES   :Şehit Osman Avcı Mah. 1071 Malazgirt Cad. no:52/B İç kapı no:52 ETİMESGUT/ANKARA


İNTERNET SİTESİ:  www.gorkematas.av.tr







Ayıplı araç davalarında;araç satış sözleşmesinin imzalandığı yer mahkemesi yetkilidir.


T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2003/130 K. 2003/4708 T. 17.4.2003

ÖZET : Akid Bursa’da yapılmıştır. HUMK’UN maddeleri uyarınca Bursa mahkemeleri yetkilidir. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir.

DAVA ve KARAR : Davacı, davalılardan satın aldığı aracın arızalı çıktığını, hakem heyetinin değiştirilmesi gerektiğine karar verdiğini ileri sürerek aracın yenisi ile değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalılardan Opel Türkiye Ltd.Şti.nin ürettiği aracı, diğer davalı acenta Yüce Hünkar Ltd.Şti.den satın aldığını, arızalı çıkması üzerine değiştirme talebi ile bu davayı açmıştır. Davacının dava dilekçesinde davalı olarak gösterdiği Yüce Hünkar Ltd.Şti. Bursa’da faaliyet göstermektedir. Akid Bursa’da yapılmıştır. HUMK.nun 10. ve 9/2. maddeleri uyarınca Bursa mahkemeleri yetkilidir. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

AYRINTILI BİLGİ VE SORULARINIZ İÇİN :


Avukat Görkem ATAŞ   

GSM               : 05434796973

TEL                :03125147357

E-MAİL         :  avgorkematas@hotmail.com

ADRES   :Şehit Osman Avcı Mah. 1071 Malazgirt Cad. no:52/B İç kapı no:52 ETİMESGUT/ANKARA


İNTERNET SİTESİ:  www.gorkematas.av.tr





Araçta oluşan boya dökülmesi gizli ayıptır.


T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2010/4865 K. 2010/16036 T. 2.11.2010

ÖZÜ : Davacının, dava konusu aracın belli bölgelerinde boya dökülmesinin bulunduğu şikâyetiyle 12.09.2008 tarihinde servise başvurduğu, 25.03.2009 tarihli bilirkişi raporu ve 29.07.2009 tarihli bilirkişi heyeti raporundan araçtaki kusurun üretim aşamasındaki imalat hatasından kaynaklandığı, dış etkenlerle veya haricen yapılan müdahalelerle oluşmasının mümkün olmadığı, gizli ayıp niteliğinde olduğu, kullanım hatasının bulunmadığı, bu kusurların aracın değerini ve ondan beklenen faydayı azaltacağı anlaşılmış olup, dava konusu aracın yenisi ile değiştirilmesi koşulları oluşmuştur.

DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki ayıplı mal satışı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, davalı Doğuş Otomotiv..A.Ş’nin ithalatçısı olduğu Wolksvagen marka aracı, 16.06.2008 tarihinde diğer davalı Sardur..Ltd.Şti’den satın aldığını, kısa süre sonra kaporta üzerindeki boyaların dökülmeye başladığını, defalarca servise ve satıcıya başvurmasına rağmen bir çözüm bulunamadığını, araçta imalat hatası bulunduğunu, aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek, aracın ayıpsız yeni misli ile değiştirilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000-TL maddi tazminatın ve 2.500-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

Davalı Doğuş Otomotiv A.Ş, araçta ayıp bulunmadığını, boya dökülmesinin dış etkenlerden kaynaklandığını savunarak, davanın reddini dilemiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, araçtaki boya dökülmesinin aracın kullanılmasını engelleyici nitelikte olmadığı, gizli ayıp, mekanik arıza ya da imalat hatasından bahsedilemeyeceği, kaldı ki dava konusu kapalı kasa kamyonetin ticari araç olduğu, davacının Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanun çerçevesinde bir talepte bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “”Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar”” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta, dosya içinde bulunan motorlu araç trafik belgesinde aracın, kullanım amacının “ticari” değil, “hususi” olduğunun yazılı olduğu, bu nedenle aracın, ticari amaçla değil, hususi amaçla satın alındığı anlaşılmaktadır. Aynı belgede, “Kullanım Amacı” başlığı altında “yük nakli”nin işaretli olması da, sonuca etkili değildir. Kaldı ki, dava konusu aracın ticari amaçla satın alınıp kullanıldığı yönünde bir iddia da yargılama aşamasında taraflarca ileri sürülmemiştir. O halde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince; tüketici, satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir. Tüketici, bu dört talep hakkından herhangi birisini tercihte serbesttir. Aynı Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrasında da “Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yaralanmasının süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirin mümkün bulunmadığının anlaşılması halinde, 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir” hükmü bulunmaktadır. Davacının, dava konusu aracın belli bölgelerinde boya dökülmesinin bulunduğu şikâyetiyle 12.09.2008 tarihinde servise başvurduğu, 25.03.2009 tarihli bilirkişi raporu ve 29.07.2009 tarihli bilirkişi heyeti raporundan araçtaki kusurun üretim aşamasındaki imalat hatasından kaynaklandığı, dış etkenlerle veya haricen yapılan müdahalelerle oluşmasının mümkün olmadığı, gizli ayıp niteliğinde olduğu, kullanım hatasının bulunmadığı, bu kusurların aracın değerini ve ondan beklenen faydayı azaltacağı anlaşılmış olup, dava konusu aracın yenisi ile değiştirilmesi koşulları oluşmuştur. Bu durumda mahkemece, talep gibi aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesi ve davacının maddi tazminat talebi açıklattırılarak, bu talep yönünden de hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 02.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

AYRINTILI BİLGİ VE SORULARINIZ İÇİN :


Avukat Görkem ATAŞ   

GSM               : 05434796973

TEL                :03125147357

E-MAİL         :  avgorkematas@hotmail.com

ADRES   :Şehit Osman Avcı Mah. 1071 Malazgirt Cad. no:52/B İç kapı no:52 ETİMESGUT/ANKARA


İNTERNET SİTESİ:  www.gorkematas.av.tr




Ayıplı ikinci el araçlardan dolayı açılacak davalarda görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir.

T.C. YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ E. 2009/4845 K. 2009/6847 T. 14.5.2009

ÖZÜ : Davacının ikinci el satın alan kişi olduğu kabul edilse bile, dava konusu aracın garanti süresi içinde arızalanmış olması nedeniyle davanın 4077 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Şu durumda, uyuşmazlığın çözümü konusunda Tüketici Mahkemesi görevlidir.

DAVA ve KARAR : Dava, ayıplı malın bedelinin alınması istemine ilişkindir.

Davacı vekili dava dilekçesinde, davalılardan H … A … A.Ş. tarafından ithal edilen, diğer davalı U … Otomotiv A.Ş. tarafından satılan aracın sahibinin davacı olduğunu, aracın garanti kapsamında olmasına rağmen sık sık arızalandığını ve sorunun bir türlü giderilemediğini iddia ederek aracın bedelini istemiştir.

Davalı U … Otomotiv Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş., görev, yetki ve zamanaşımı itirazında bulunmuş; ayrıca, aracın ayıplı olmadığını ileri sürerek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Davalı H … A … Otomotiv sanayi ve Ticaret A.Ş., aracın ayıplı olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece, aracı ilk önce 30.12.2005 günlü fatura ile Ö … Lojistik Oto. Tur. ve Gıda San. Ltd. Şti.’nin satın aldığı ve davacının bu şirketten ikinci el olarak satın aldığı, Ö … Ltd. Şti.’nin 4077 sayılı Yasa’nın 3/f maddesinde belirtilen kişilerden olmadığı, ikinci el satışlarda genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesi reddedilmiş; verilen görevsizlik kararı davacı tarafından temyiz olunmuştur.

Dosyadaki kanıtlara göre; dava konusu araç, 30.12.2005 günlü fatura ile davalı U … Otomotiv Turizm san. ve Tic. A.Ş. tarafından dava dışı Ö … Lojistik Oto. Tur. ve Gıda san. Tic. Ltd. Şti.’ye satılmıştır. Bu şirket de 17.01.2006 günlü noter satış sözleşmesi ile davacıya satmıştır. Şu hali ile davacı, ikinci el satın alan kişi durumundadır. Ancak, dosya kapsamı ve dava dışı şirketin satın alma günü ile davacıya satış günü gözetildiğinde, davacının aracı O km olarak satın aldığı, değişik nedenlerle aracın önce şirkete, sonra davacıya satışının yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, otomobil garanti belgesi ile satılmak zorundadır. Garanti belgesi imalatçı veya ithalatçı tarafından düzenlenip, aracı satan bayii, acente veya temsilci tarafından hazırlanarak satın alana verilmelidir.

Otomobilin garanti süresi içinde el değiştirmesi durumunda dahi garanti borcu ortadan kalkmayıp, satın alan tüketicinin garanti kapsamından yararlanma olanağı vardır.

Somut olayda, davacının ikinci el satın alan kişi olduğu kabul edilse bile, dava konusu aracın garanti süresi içinde arızalanmış olması nedeniyle davanın 4077 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Şu durumda, uyuşmazlığın çözümü konusunda Tüketici Mahkemesi görevlidir. Yerel mahkemece, açıklanan olgular gözetilmeyerek yerinde olmayan yazılı gerekçeyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 14.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

AYRINTILI BİLGİ VE SORULARINIZ İÇİN :


Avukat Görkem ATAŞ   

GSM               : 05434796973

TEL                :03125147357

E-MAİL         :  avgorkematas@hotmail.com

ADRES   :Şehit Osman Avcı Mah. 1071 Malazgirt Cad. no:52/B İç kapı no:52 ETİMESGUT/ANKARA


İNTERNET SİTESİ:  www.gorkematas.av.tr



Davacının aracı teslim aldıktan sonra satıcıya verdiği ibranamenin delil olarak değerlendirilmesi gerekir.


T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 1998/1786 K. 1998/2407 T. 16.3.1998

•ÖZÜ : Davacı, davalının talep ettiği farkları ödeyip, aracı teslim aldıktan sonra vermiş olduğu ibraname ile davalıdan herhangi bir alacağı olmadığını bildirmiştir. Mahkemece bu ibra belgesi üzerinde durulmadan işin esası incelenerek isteğin kabul edilmiş olması usule ve yasaya aykırıdır.

DAVA ve KARAR : Davacı, davalı şirket tarafından açılan araç kampanyasına katılıp, tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği halde, temmuz 1993 tarihinde teslimi taahhüt edilen aracın 11.6.1996 tarihinde teslim edilerek, sözleşme gereği ödenmesi gereken miktardan fazla zam farkı istendiğini ileri sürerek, davalı şirket tarafından haksız ve sebepsiz yere tahsil edilen 17.729.903 TL. zam farkı ile 101.229.575 TL. vergi, plaka, komisyon, nakliye bedeli olmak üzere, toplam 118.959.478 TL.nın reeskont faiziyle birlikte davalıdan ödetilmesini istemiştir.

Davalı şirket, sözleşmeye göre teslim tarihinden sonra gelen zamlardan da iştirakçilerin sorumlu olduklarını, davacının yazdığı 11.6.1996 tarihli yazı ile davalı şirketi ibra ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı şirket tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının talep ettiği farkları ödeyip, aracı teslim aldıktan sonra 11.6.1996 tarihinde vermiş olduğu ibraname ile davalıdan herhangi bir alacağı olmadığını bildirmiştir. Mahkemece bu ibra belgesi üzerinde durulmadan işin esası incelenerek isteğin kabul edilmiş olması usule ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın iadesine, 16.3.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.


İkinci el aracın satışından doğan uyuşmazlık 4077 sayılı yasa kapsamındadır.





T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2008/15699 K. 2009/5532 T. 21.4.2009

ÖZÜ : Dava konusu aracın ikinci el olarak satışının yapıldığı ve tecrübe ve muayene koşulu ile satın alındığından tüketici kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalının araç satımını ticari ve mesleki amaçla yaptığını, bu konuda internet sayfasında davalının satış ilanlarının bulunduğunu ileri sürmüştür. Davacı iddiası gibi, davalının ticari ve mesleki amaçla araç satışı yaptığının anlaşılması halinde, davanın tüketici mahkemesinde görülmesi yasa gereğidir.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki ayıplı mal nedeniyle bedel iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, mesleki ve ticari faaliyeti gereği oto alım satımı yapan davalıdan Toyota aracı noterde düzenlenen sözleşme ile satın aldığını, ancak hasarlı ve ayıplı satış yapıldığının ortaya çıktığını ileri sürerek, ödenen satış bedeli 32.000 YTL.nin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, dava konusu aracın ikinci el olarak satışının yapıldığı ve tecrübe ve muayene koşulu ile satın alındığından tüketici kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar.

Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalının araç satımını ticari ve mesleki amaçla yaptığını, bu konuda internet sayfasında davalının satış ilanlarının bulunduğunu ileri sürmüştür. Davacı iddiası gibi, davalının ticari ve mesleki amaçla araç satışı yaptığının anlaşılması halinde, davanın tüketici mahkemesinde görülmesi yasa gereğidir. Mahkemece, davacının bu iddiası üzerinde durularak gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 21.04.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

AYRINTILI BİLGİ VE SORULARINIZ İÇİN :


Avukat Görkem ATAŞ   

GSM               : 05434796973

TEL                :03125147357

E-MAİL         :  avgorkematas@hotmail.com

ADRES   :Şehit Osman Avcı Mah. 1071 Malazgirt Cad. no:52/B İç kapı no:52 ETİMESGUT/ANKARA


İNTERNET SİTESİ:  www.gorkematas.av.tr





Araç satışı noterde yapılmalıdır ve haricen araç satışı geçersiz olduğundan görevli mahkemeler genel mahkemelerdir.

T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2005/8180 K. 2005/15588 T. 20.10.2005

ÖZÜ : Taşınmazların haricen satışı geçersiz olduğundan geçersiz sözleşmeye dayanılarak yapılan satışın iptali ve bedelin iadesi için Tüketici Mahkemesinde dava açılması mümkün değildir. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir.

DAVA ve KARAR : Davacı ,davalıdan haricen satın aldığı dairenin teslim edilmesine ve 1 yılı aşkın süre geçmesine rağmen tapuda devrinin yapılamadığını ileri sürerek ödenen 100000 DM ın tahsilini istemiştir.

Davalı, tapu işlemi tamamlandığında devrin yapılacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, Mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli 1. Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.

Somut olayda davacı davalıdan haricen satın aldığı dairenin devrinin yapılmaması nedeniyle ödediği bedelin iadesini istemekte olup,taşınmazların haricen satışı geçersiz olduğundan geçersiz sözleşmeye dayanılarak yapılan satışın iptali ve bedelin iadesi için Tüketici Mahkemesinde dava açılması mümkün değildir. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu durumda mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken tüketici mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın talep halinde iadesine, 20.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.





TESPİT DAVALARINDA ARACIN KUSURUNU TESPİT EDEN BİLİRKİŞİNİN AYIBA İLİŞKİN ESAS DAVADA YAZDIĞI RAPORA İTİBAR EDİLMEMELİDİR.


T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2013/6891 K. 2013/16521 T. 18.06.2013

ÖZET: Kaza sırasında araçtaki hava yastıklarının açılmaması nedeniyle aracın ayıplı olup olmadığı hususunda tespit yaptırılmış. İtiraz edilen tespit dosyasına rapor veren bilirkişilerden, yargılama sırasında ek rapor alınması ve bu raporda da davalı tarafın itirazlarının karşılanmamış olması nedeniyle yetersiz olan bu bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilemez. Hal böyle olunca mahkemece oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulu vasıtasıyla inceleme ve araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekir.

DAVA ve KARAR: Davacı, asıl ve birleşen davada, satın aldığı araç ile 04/08/2010 tarihinde trafik kazasına maruz kaldığını ve kaza sırasında araçta bulunan hava yastıklarının açılmadığını ileri sürerek şimdilik araç bedeli olan 42.000TL’nin ödeme tarihi 19/12/2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, 50.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiş; 16.07.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle de, ayıplı olan hava yastığı sisteminin değeri olan 6.700TL nin ödeme tarihi olan 19.12.2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

Davalılar davanın reddi dilemişlerdir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Davacı, satın aldığı araçla 04/08/2010 tarihinde trafik kazası geçirmiş; kaza sırasında araçtaki hava yastıklarının açılmaması nedeniyle, Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nin 2010/19D.İş sayılı dosyasıyla aracın ayıplı olup olmadığı hususunda tespit yaptırılmış; akabinde açılan işbu davada da mahkemece aynı bilirkişilerden ek rapor alınmak suretiyle hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece, itiraz edilen tespit dosyasına rapor veren bilirkişilerden, yargılama sırasında ek rapor alınması ve bu raporda da davalı tarafın itirazlarının karşılanmamış olması nedeniyle yetersiz olan bu bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilemez. Hal böyle olunca mahkemece oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulu vasıtasıyla inceleme ve araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre hüküm tesisi gerekirken, bu hususun değerlendirilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle temyiz edilen hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.